Şiir dünyamız O’nu ilkin, Orkun dergisinde ve başka milliyetçi yayın organlarında çıkan şiirleri ile, 1950’lerde tanıdı. O zamanki adıyla “Yıldırım Niyazi Gençaydın”, köy enstitülerinden yetişmiş nadir Türkçü öğretmenlerden biri olarak, bir yandan memleketi Elazığ’ın köylerin e yöresinin çocuklarını millî bir ruhla yetiştirmeye çalışıyor, bir yandan Türk Milliyetçiler Derneği’nde Türkçü çalışmalara katılıyor, bir yandan da küçük yaşlarında başladığı şairlik serüvenini sürdürüyordu. Tabii olarak, şiirlerinde millî temalara ağırlık veriyor, yurt ve millet sevgisini Türk kahramanlığını dile getiren mısralar yazıyordu. O yıllarda okuduğu Atsız’ın Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor romanlarından çok etkilenmiş; bu, O’nun şiirdeki yolunu seçmesini sağlamıştı. Birer “mensur destan” olarak algıladığı bu romanlardaki olayları ve seçkin kahramanları şiir diliyle de destanlaştırmaya yöneldi. Bu yüzden uzun süre sesiz kaldı ve kendisini bu çalışmalara adadı. Ve… çalışmalarının ilk örnekleri 1690’lı yılların dergilerinde, bu kez “Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu” imzası ile yayınlanmaya başladı.
