Ana Sayfa 1998-2012 YOK MU ALAN? SATILIK ÜLKE

YOK MU ALAN? SATILIK ÜLKE

Birilerine belki pek can sıkıcı gelecek ama, yazımıza doğruluğu ve önemi hiçbir zaman kaybolmayacak olan, Büyük Atatürk’ün Türk Gençliğine Hitabesi’ndeki şu sözleriyle başlamak istiyoruz:

- Reklam -

“Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyet’i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyet’ine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bü tün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

Bazı gaflet uykusunda ve hiyanet içinde olanların daima yaptığı üzere, yine bizleri hayal görmekle ve felaket senaryoları üretmekle suçlayacaklar. Unutulmasın ki Osmanlı Devleti parçalanır ve çökerken de birileri aynı şeyleri söylüyordu. Türkçüler ülkenin elden çıkmaması için çırpınıyorken, yine onunla-bununla sarmaş-dolaş, Avrupa’nın Osmanlı’ya dayattığı yasalarla Türk ülkesinin kurtulacağı hülyaları içinde gezenler milleti kandırıyorlardı. Alınan borçlarla ülke bir batağa sürüklenmiş, verilen tavizler neticesinde de her yerde ayaklanmalar başlamıştı. Dünyanın değişik memleketlerinden gayri-Türkler Osmanlı’nın en güzel mekanlarından mülkler alıyorlar, okullar açıyorlar, kiliseler ve sinagoglar kuruyorlar, Osmanlı Devletinin sanayisi diyebileceğimiz müesseselere üç kuruş para karşılığı sahip oluyorlar, adeta Türk’ün bütün damarları kurutuluyordu. Gidişatın çok kötü olduğunu ifade eden Türk milliyetçilerine bugün olduğu üzere, o gün de ırkçı diyorlardı.

Halihazırda değişen nedir, dünden bir farkımız var mı? Az-buçuk tarih bilen herkes geçmişte başımıza gelenlerle, şimdi yaşadıklarımızın arasında büyük bir benzerlik olduğunu göreceklerdir. Zaten görmemek, aldırmamak herhalde gaflettir. Yani değişen bir şey yok! Türkiye Cumhuriyeti içerideki hainler ve dışarıdaki işbirlikçileri vasıtasıyla parçalanmanın ve büyük bir felaketin kucağına doğru gidiyor.

İktidara gelenlerin, ülkeyi pazarlamak için orada olduğunu söyledikten sonra diyecek bir söz bulamıyoruz. Bütün stratejik devlet kurumları satıldı, fabrikalar kapatıldı. Yabancılara Türkiye’de toprak almanın yanında her işi yapma imkanı sağlandığı gibi, birtakım imtiyazlar da veriliyor. Adeta Türkler değil, yabancılar ve gayrimüslimler sahip olsunlar diye özelleştirme kanunları değiştirildi. Üretim sıfır noktasına geldi. Kamu harcamaları dışarıdan alınan borçlarla ödeniyor. Acaba böyle nereye kadar devam edecek.?

- Reklam -

Avrupa “Uyum Yasaları” vasıtasıyla kolumuz-kanadımız bağlanmış, Kıbrıs’ta ve Irak’ta olup-bitenlere seyirci kalınmakta, ABD’nin ve AB’nin sıradan yetkilileri Türkiye’ye yol geçen hanı misali gelip, neyi yapıp, neyi yapmayacağımızı bizim aymaz idarecilerimize sürekli buyuruyorlar. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil, ABD ve AB’nin eline bırakılmış vaziyette. Üstüne üstlük iktidardakiler de kendi yönetimlerini meşrulaştırmak amacıyla onlar ne isterlerse yerine getiriyorlar. Türk milleti, böyle giderse, yakında gazete ilanlarında “satılık ülke, çok ucuza” afişlerini gördüklerinde şaşırmasın.

Ey Türk, düşün!

 

Orkun'dan Seçmeler

CAN PAZARI

KİM KİMİ KANDIRIYOR?

Kerkük’e tutsak

- Reklam -