Ana Sayfa 1998-2012 Yargı – itibar

Yargı – itibar

İNSANLARIN güncel olayların ağırlığını geçiştirmek için kendilerine özellikle bir başka zemin içinde uğraş aradıkları, genelde her siyasî iktidarın kendi ayıplarının, dahası başarısızlıklarının örtülmesini sağlamak bakımından her zaman ve mekânda böyle bir yol seçtiği görülmektedir.

- Reklam -

Bir örnek verilmesi istenirse; son günlerin hızlı tren vakıası acısını unutturmak düşüncesi kaynak olarak gösterilebilir. Buna kısaca güncel ağırlıklı bir olaydan toplumu koparıp yeni ve dedikoduya yatkın bir zemine çekivermek için yapılan çalışma da diyebiliriz.

Yargı mensuplarının özellikle hâkim ve cumhuriyet savcılarının dahası avukatların çalışma alanlarında özel yaşantılarının hassasiyeti, yer ve zemini, onlara her zaman ve düşüncede önemli bir engel göstergesidir.

Göreve başladığım ilk yıllarda o devrin sayın bakanı, cumhuriyet savcılıklarına gönderdiği bir öneride “özel yaşantımız ile ilgili tavsiyeleri” güncel yargıtay olayında olduğu kadarıyla ne kadar haklı olduğunu ve bugün dahi o düşüncenin geçerliliğini koruduğunu söyleyebiliriz.

Hâkim olarak, cumhuriyet savcısı olarak görev üstlenen meslek erbabının özel hayatlarındaki basit bir yanlışlığın b ile çok hassas olan hayatın cilvesinde kendisinden çok mesleğinin onurunu zedeleyeceği, yıpratacağı varsayılmalıdır.

Ayrıca meslek hayatında hiç yanlış yapmamış olan meslekdaşımıza bu çirkin gösterideki olayın getirisi, gelecek kuşaklara bir ders niteliğinin de göstergesidir. Özel iş ilişkilerinin, son olayda olduğu gibi bir soyut kavram olarak her zaman karşımıza konulacağı da açıktır. Gözlenen odur ki, yaşamın acımasız yanı, merhametsiz görüntüsü hiç eksilmeyecek bir tarz içinde önümüzdedir. Dahası emekli olduktan sonra dahi özel hayatımızdaki eylemlerimizde uyacağımız, dikkat edeceğimiz bu kaide her zaman geçerlidir.

Aslında bir hâkim ve cumhuriyet savcısının kendisini özel hayatında koruması kaidesi içinde, devletin de görevi vardır. Hâkim ve cumhuriyet savcıları için Alman mahkemelerinin bu yönden önemi büyüktür. Yargı mensuplarının özel hukukî münasebetlerinin, görevin yıpratılması için her zaman gündeme konulabileceği akıldan uzak tutulmamalıdır.

- Reklam -

Hâkimlerin vicdanları içinde Türk milleti adına karar verdikleri bilindiği hâlde, çirkin yüzler bu durumu kendi savlarında hep karalamışlar ve karalamaya devam etmişlerdir. Güncel olay da, en göze batıcı cinsindendir. Şimdi kendimizi o meslekdaşımız yerine koyarsak, acımasızlığın yarattığı acıyı hissedebiliriz.

Görev süremiz içinde çok takdir ettiğimiz ve de beğenimizi kazanmış bir meslekdaşımızın örnek durumu bir hamlede dedikodu içinde silinivermiş ya da öyle görüntülenmiştir. Zamanla iş düzgünlüğü ile ortaya çıksa bile acı ve üzüntü ve de yargı üstündeki baskı hiç azalmayacak, eksilmeyecektir. Gelecek günlerde yargı içindeki işlemlerde bu baskının örnekleri görülecektir. Çoğalacaktır. Çünkü kötüler ve kütülükler hep ortadadır. Çizgi bir kere karalanmaya görsün, yeniden üstüne ak çizilmesi mümkün değildir.

Ama gene de, yargı erki gücünden hiç kaybetmez. İstenildiği kadar kara zemine çekilse bile, bu böyledir. Karalayanlar, kara olanlar kedi karalıklarını kendilerinde ister istemez tutarlar. Eden bulur savının açıkça er geç onlara bulaşacağı, acıları onlara döndüreceği bilinmektedir.

Bu gibi davranışlarda zemini bulandıran kişilere gelince, onlar görevlerini yapmışlardır. Yargıyı kirlettiğini, bir an olsun karaladığını zannetseler bile devletimizin yıprandığını varsaydıkları iki kurum dimdik ayakta kalacaktır. Bu durum da bilinmelidir.

Şimdi gelelim bu kara zemini kimler gündeme koymuş sorusunun cevabına:

- Reklam -

Bir kara güç dışarıdan elini uzatmış devlet çatısı altındaki yanlıların oluşturduğu tutarsız ve seviyesiz eylemleri siyaset ortamından çekme ve de örtme hareketini gündeme koymuştur. Ama iş o kadarla bırakılmamış, devletin iki güzide kurumunu kirletme uğraşına girişmiştir. Kendini devletin dördüncü gücü gösterme sevdalısı görsel ve yazılı basının bazı mensupları bir kez daha dedikoduda ne kadar başarılı olduklarını zihinlere koymaya kalkmıştır.

Bilinmesi gerekli olan bir söz var, “Gerçeğe uzanamıyorsanız lütfen dedikodusunu yapmayınız.” Bu sözün geçerliliği onların eylemlerini siliverecek güçtedir. Bu sözün hazırladığı zemini kimse kaldırmaya da muktedir değildir. Bir musibetin geliştirdiği tablonun ders niteliğini koruduğu da açıktır.

Sözün kısası yargıyı görev edinenler, kişisel itibar ve itimat durumunu zihinlerinde hep alıkoymalıdırlar. Atılan çamuru silmek görevi gene kendilerinin olmalıdır. Açılan beyaz yaprak bütün olumsuzluklara rağmen önümüzde duracak o yaprağa itibarı, itimadı sürdürecek reçete hep yazılacaktır. Bu durumu unutmayalım.

 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -