Ana Sayfa 1998-2012 Uyum yasaları

Uyum yasaları

TÜRKİYEMİZDE üniter toplum yapısı, DİL ve KÜLTÜR BİRLİĞİ ile DİN BİRLİĞİ, çoğunluğu kan bağlılığı altında bizleri bir birimize bağlayan temel taşların olgusudur. TÜRK dünyası Dil ve Kültür birliğidir. BİZLER; “Büyük ATATÜRK’ün çizdiği yolu yürümeye ve o yolda daha ileri bir çizgiyi” bulmaya çalışıyoruz. Gayemiz “Çağdaş ulusların insan hakları çizgisini”, görmek ve bu çizgiye kendi yararımıza olacak şekil ve şartları yaratarak ulaşmaktır.

- Reklam -

Öncelikle, Türk insanının, ulusal demokrasi içinde ATATÜRKÇÜ HAREKETİMİZİN, ulusal DEMOKRASİMİZİN özünü kapsadığını kabul etmesi gerekiyor.

Günümüzde;

Bizler görev süremiz içinde ve de onursal durumumuz çizgisinde sürekli; ATATÜRK’ün tüm görüntüsünü LÂİK DEVLET GÖRÜŞÜ, sosyal çerçeve “Devletin Ülkesi ve Milletiyle Bölünmez Bütünlüğü” içinde olgunlaşacağına inanmalıyız.

ATATÜRKÇÜ HAREKET ile ATATÜRK’ün ilke ve inkılâplarını, sunuş ve görüntüsünü tek; düz ve temiz göstermek amacını taşıdığımızı her türlü eylem içinde çizmeliyiz. Gayemiz ve istemimiz işte bu yolda olmalıdır. Bundan sonraki çalışmalarımız ne olmalıdır sorusunun cevabı “Milletimizin hür iradesinde” aranmalıdır.

İstenilen uyum, devletimizi ve milletimizi kendi yasaları, örf ve âdet, gelenek ve görenek çerçevesindeki düşünceler çizilerek yaratılmalıdır. ATATÜRK İLKE VE İNKILÂPLARInın devletimizin ülkesi ve bütünlüğü içinde, bu çerçeveye hiçbir ideolojik ve politik düşünce katmadan, değiştirmeden ele alıp ulusal demokrasi hareketimizin ATATÜRKÇÜ HAREKET ile olacağını düşünmeliyiz. İşte bizim gayemiz, istemimiz bu olmalıdır.

Uyum yasaları düzenlenirken ceza yasalarındaki 311.312. maddeleri içinde terörü önleyici bir madde olan 8. maddenin varlığını göstermek birbirlerinin yerini tutar düşüncesi, hiçbir zaman ve zeminde yer almamalıdır. 8. maddenin terörün zaman tünelinde verdiği zararlar görülerek gelecekte daha fazla tahribatını önlemek için çok iyi bir araştırmadan sonra yasaya konulmuş olduğu unutulmamalıdır. Hattâ bu madde içinde lâik devlet düzeni kelimesinin yokluğunun geçmiş yıllarda ve günümüzde nasıl b ir tahribat ortamı oluşturduğu gözlerden uzak tutulmamalıdır.

- Reklam -

Son gündemin UYUM YASALARI ile çizildiği belleklerimizdedir. Bu bellemenin ne derece geçerliliğini koruyacağı ve de çıkarılan yasalar ile uyuşacağı elbet önem taşımaktadır.

Ondan dolayıdır ki; Uyum yasaları düzenlenirken, cesaret, azim ve güç sözlerinin çizgisinde birleşilmeli, milletimizin birlik ve beraberliği geliştirilerek doğmalıdır.

Uyum yasalarında yön!.. Demokrasi çizgisinde, milletimizin Türk milletinin hedeflediği yönde, kendi istemlerimiz doğrultusunda, uyacağı doğrultuda çizilmelidir.

AB’nin istemleri, daha açık bir ifade ile baskısında çıkarılacak uyum yasaları, milletimizin uyum sağlayamayacağı şekil ve şartları oluşturursa bu yasaların hemen düzeni bozucu uyumsuz bir ortam geliştireceği ve devletimizin bir kargaşa ortamına götürüleceği şimdiden düşünülmelidir.

Çünkü uyum yasaları uyumluluk getirecek zemin içinde vatandaşlarımızın uymaları yolunda olgunlaştırılmalıdır. Aksi hâlde yasaların şimdiden uymamayı, karşı koymayı da beraberinde getireceği görünen köy misâlidir. Özellikle uyum yasalarındaki hedef, ATATÜRK’ün hedefi olan, “ORTANIN SOL’UNDAN-ORTANIN SAĞ’I ARASINDA” çizilecek hat hedefteki görüntü çizgisi olmalıdır.

- Reklam -

Bilindiği gibi, asılda:

“Demokrasi devletlerin kendi iç yapılarında sorunları çözen, dış ilişkileri yönlendiren bir yaşam tarzının kaidelere bağlanış” sistemidir.

Şimdi soralım bakalım, tasarlanan ve çıkarılması düşünülen uyum yasaları milletimizin yaşam tarzına uyacak kaideleri ve demokrasi çizgisini ne derece kapsamaktadır. Öyle görünüyor ki; AB’nin kendi örf ve âdet, gelenek ve görenekleri içinde onların yaşam tarzını getiren kaideler Türkiye’deki sosyal, ekonomik ve kültürel bir düzen içinde kabul görmeyeceği çok geniş şekilde tartışmaya açılmadıkça yapılan çalışmaların verimli olmayacağı gibi tehlikeler doğuracağını şimdiden hissetmeliyiz.

Çünkü, Türkiye’de ulusun kabul edeceği demokrasi Türk insanının örf-âdet-gelenek ve görenekleriyle bağdaştırılarak olgunlaşması böyle bir ortam yaratılarak aranmalıdır.

Genelde tarih bilgimizi ve günümüz yaşam koşullarını yoklarsak demokrasi “HALKIN YÖNETİMİ” demektir.

Öyle ise; Anadolu ve Trakya insanı aynı terbiye içinde, aynı bayrağı taşıyan, aynı geleneklere ve tarihe sahip bir duygu ile kendi adının, Büyük isminin TÜRKTÜR bilinci ile sosyal, ekonomik ve kültür bağını yaratarak milliyetçilik fikrini oluşturmuş olduğundan, böyle bir yaşam içindeki halkımızı ille de AB’ne uyduracak yaşam içine sokmak iğneli fıçı işkencesi olacaktır.

Son yıllarda gelişen, yurdumuzda geliştirilen terör eylemleri, devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmezliğini ortadan kaldırmaya, milletimizi ve yurdumuzu bölmeye yönelik yeniden geliştirilen bir SEVR şartıdır. Sevr şartlarını belirleyenler, günümüzde AB olarak bir devletler topluluğu kurmuş ve karşımıza yeni bir devlet olarak dikilmektedirler.

Bilinmelidir ki, insanlar terörü ve teröristi tanımakta gecikirlerse getirdiği olumsuz ortamdan gene kendileri sorumludurlar. İşte Türkiye, işte ABD örnekleri. Uzun süre yönetimde bulunan Türk hükûmetlerinin terörü bir iki çapulcunun işi olarak görmeleri ve önlemede gecikmeleri bakınız yurdumuzda ne gibi büyük zararlara yol açmıştır.

Türkiye’de gene yabancıların, dahilde yarattıkları uşakları, vatan hainleri ile terörü olgunlaştırdıkları ve de güçlendirdikleri inkâr edilemeyecek kadar açık ve seçik gözler önündedir.

AB İnsan Hakları Mahkemesi’nin uyum yasalarındaki baskısını artık görmeli ve öğrenmeliyiz. Görevimiz sırasında bu durumu cesaretle fark eden bir hukukçu olarak diyorum ki, hepimizin cesaretle kendi yapımız içinde uyum sağlayan bir tarzla AB’ye girme yolunda çalışma ödevine soyunmalıyız.

Öyle ki!..

“TERÖRÜ VE TERÖRİSTİ TANIMAKTA GECİKİLDİĞİ TAKDİRDE GETİRECEKLERİNDEN GENE SORUMLU OLANLAR ZARAR GÖRECEKLERDİR.”

Sözümüzü yetişecek kuşaklara öğreteceğimiz gibi, hepimiz görmeli ve öğrenmeliyiz.

Sn. Alparslar TÜRKEŞ’in deyimi ile 21. yüzyılda “faşist ve Marksist ideolojiye dayalı totaliter rejimler” hukukun üstünlüğüne büyük zararlar vermişler, ama gene de esen kuvvetli demokrasi rüzgârları insan hakları ve hukukun üstünlüğü rüzgârları karşısında yıkılmaktan kendilerini kurtaramamışlardır.”

Bu söz günümüzde başka bir düşünce içinde, “Her devlet demokrasilerini kendi yaşam şartlarını taşımayacak şekiller içinde yapmakta ısrarlı olursa gene bu şekil içinde kendilerini, devletlerini yıkılmaktan kurtaramayacaklarını” bilmelidirler.

Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri, içten ve dıştan getirilen baskılarla günümüzde AB’ye katılma plânları çerçevesinde oluşturdukları zeminde demokrasiyi yıkmaya çalıştıklarının artık farkında olmalıdırlar.

Demokrasilerde yargı bağımsızlığı her türlü yaşamın güvencesi olmaktadır. Kendi yaşam tarzını bozan ve engel getiren yasalar, uyum yasaları olsalar da tarihsel yapıyı yıkmaya güçleri olmaz. Yapılan işler örfümüzü, geleneğimizi, göreneğimizi, yaşamımız içinde değiştirmek yanlışlığıdır. AB’yi iyi tanıyarak onların bize baktığı gözlerle onlara bakarak, kendimizi iyi tanıyarak uyum ortamı içinde kendimize yer aramalıyız.

Uyum yasalarındaki çalışmaları yürütürken evrensellik yaygarasına kapılmadan “Cumhuriyetçi, milliyetçi. akılcı, âdil, lâik” düşünceler içinde tarihimizi, tarihî gücümüzü kullanıp önümüze konulan tuzaklardan kendimizi koruyarak AB haritasını çizmeliyiz.

İşin her yönünü öğrenerek, “Türkiye haritasının Sevr çerçevesinde on iki yıldız göstergesini anımsayarak bu haritaya iyi bak ondan sonra Atatürk’e kurtardığı topraklara, kurduğu devlete hainlerin emellerine kanmadan” çalışmalar yapınız demek hepimizin andı olmalıdır.

Uyum yasalarında geçmişi çökertecek çalışmalar vardır.

Zira önümüze konan tabakta;

“Ulusları ulus yapan konuştuğu dildir. Türk ismi bir kültür birliğinin simgesidir”. Yurdumuzda yaşayan insanın büyük adı TÜRK’TÜR. Büyük olmak, büyümek, güçlü olmak Türk olmanın çizgisidir. Bu çizgiyi sakın ha bölmeyiniz. Türkiye etrafında devletimizi 1930’lara götüren bir zihniyet oluşturuluyor. Henüz vakit var, iyi düşünüp işi oldu bittiye getirmeden sonuca götürmeliyiz. Ne dersiniz, doğru iş bu iştir, bu harekettir, değil mi?”
 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -