Asya’nın kalbi, Türklüğün ana yurdu Doğu Türkistan, jeopolitik ve jeostratejik konumu, coğrafyası, tarihi ve etnik yapısıyla Türk dünyasının göz ardı edilemez ve ayrılmaz bir parçasıdır. Tarihi boyunca Doğu Türkistan; İç ve Orta Asya’da kurulmuş Türk imparatorluk ve hanlıklarının merkezlerini veya asıl unsurlarını teşkil eden feodal bir krallık olarak var olmuştur. Hun İmparatorluğu, Göktürk İmparatorluğu, Uygurlar, Karahanlılar bu devletlerden bazılarıdır. Doğu Türkistan bir medeniyetler beşiğidir.
Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı ilk olarak 1759 yılındaki Mançur istilâsıyla sona ermiş ve asırlarca sürecek olan esaret dönemi başlamıştır. Bu işgal Mançur sülâlesinin Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği iki işgalden ilkidir. Çinlilere tâbi olarak yaşayan Mançur sülalesi, 1644 yılında Çin İmparatorluğu’nu ele geçirmiş ve ilerleyen yıllarda Doğu Türkistan’da görülmedik zulümlere girişmişdir. Baskı öylesine korkunç boyutlara ulaşmıştır ki, Doğu Türkistan’ın tarihî ve coğrafî adı önce 1876’da değiştirilmiş, daha sonra ikinci Mançur istilâsının ardından 1884’te “Yeni toprak” anlamına gelen “Sincang” olarak belirlenmiştir. Mançur sülalesinin idareyi ele geçirdiği yıllardan itibaren baskı altında kalan Doğu Türkistan, 1949 yılında Çin’de değişen rejim sonrası var olan durumundan daha da kötüye gitmiş, 13 Ekim 1949’da başlayan Çin istilâsı, Doğu Türkistan için arkası kesilmeyen zulüm ve işkencelerin başlangıcı olmuştur. 1949 yılındaki komünist Çin işgalinden sonra 1995 yılına gelindiğinde ise “Sincang Uygur Otonom Bölgesi” adıyla günümüzdeki idarî statüsü kazandırılmıştır.
Çin, 20. yüzyıla, Almanya, Rusya, Japonya ve İngiltere gibi devletlerin baskıları altında ezilmiş, paramparça olmuş bir imparatorluğun kalıntıları arasında girmiştir. İmparatorl k yıkıldıktan sonra uzun bir süre merkezî otoriteden uzak yaşayan Çin, ancak 1949 yılında iktidara gelen komünist rejimle beraber güçlü bir merkezî otoriteye kavuşmuştur. Çin halkı için tek tip yaşam biçimi öngören Çin Komünist Partisi, baskıcı bir rejim uygulamış ve iktidarını güçlendirmiştir. Bu güçlü otorite ve komünist anlayışa hâkim olan felsefe, beraberinde soy kırımı ve zulümleri getirmiştir. Söz konusu komünist anlayış kendi insanlarına baskı yapmakla kalmamış etnik gruplara da acımasız bir soy kırım politikası gütmüştür. Çin’in insanlık dışı davranışlarından en fazla nasibini alan ise Türkler olmuştur. Doğu Türkistan’da devam eden Çin işgali esnasında Doğu Türkistan halkının dinî ve millî kimliği üzerinde kısıtlamalar yapılmış, halkı eritmek ve azınlık durumuna düşürmek için bölgeye mahkûm ve askerlerden oluşan milyonlarca Çinli göçmen yerleştirilmiştir. Eğitim ve çalışma alanları ile sağlık hizmetlerinde adaletsiz ve eşitsiz politikalar güdülmüştür. Camiler ve diğer kültürel yapıların çoğu yıkılmış, kapatılmış ya da ahır ve bar olarak yeniden düzenlenmiştir. Çin devleti tüm katliamlarının yanı sıra Türklere karşı açık bir asimilasyon politikası uygulamaktadır. Doğan çocukların kimlikleriyle dahi oynanmış, insanlık dışı yöntemlerle nüfusun çoğalması engellenmiştir. Özellikle Doğu Türkistan’ın son 54 yılı komünist Çin işgalinde her anıyla, azap, ızdırap, korku ve manevî yıkımla geçmiştir ve ne yazık ki geçmektedir. Eşine az rastlanan bu vahşetinin üzücü olan diğer bir tarafı da dünya kamuoyu tarafından dikkate alınmamasıdır. Bu mesele, ne yazık ki Çin’in bir iç meselesi olarak görülmektedir
Doğu Türkistan Çin istilâsına maruz kaldığı devirlerde, dünya sömürgeler tarihinde hiçbir tutsak milletin maruz kalmadığı derecede ağır zulüm ve işkencelerle karşı karşıya kaldı. Fakat bu istilâ devirlerinin hiçbirisi bugünkü Kızıl Çin esareti kadar vahim olmamıştır. Kızıl Çin hâlen Doğu Türkistan’da uyguladığı soy kırım ve insanlık dışı yönetimine devam etmekte, Türkleri Çinlileştirmek veya tarihten silmek amacını taşımaktadır. Tüm dünyanın seyirci olduğu bu sahneye Pekin’de demokrasi yanlısı öğrencilere tanklarla saldırmaktan çekinmeyen Çin yönetimi her gün yeni bir dram eklemektedir. Doğu Türkistan Türkleri bu işgale sessiz kalıp yok olmak yerine Türk’e yakışır biçimde kahramanca mücadele vermektedirler. Doğu Türkistan’da bugüne kadar istilâlara karşı 200’den fazla silâhlı ayaklanma olmuş ve bu direnişleri bastırmak amacıyla Çin tarafından milyonlarca Müslüman Türk katledilmiştir. Bu direnişler Türklere kısa süreli de olsa üç defa özgürlüğü tattırmıştır.
Doğu Türkistan’a yapılan zulümlerin temel nedeni, Çin devletine hâkim olan komünist anlayış ve felsefedir. Bu zulmün ortadan kalkması ancak insanî ahlâk anlayışının Çin tarafından kabul edilmesi ve hayata geçirilmesiyle mümkün olacaktır. Bugün dünyada insan hakları ve uluslararası hukuk kurallarına uymanın gerekliliği kabul edilmişken, dünya siyasetinde etkin rol oynayan gelişmiş devletler ne yazık ki bu ilkeleri çıkarları doğrultusunda kullanmaktadırlar. Kimi zaman hukuk ve ahlâk kurallarının güçlü uygulayıcısı olurken kimi zaman gerçekleri görmezden gelerek kayıtsız kalmayı tercih etmektedirler. Yaşanan bu ikilemin tek sebebi devletler arasındaki güç ve çıkar savaşıdır. Yani çıkarlar söz konusu olduğunda insan hakları bir kenara itilmektedir. Bu durumun en çarpıcı örneklerinden birini Doğu Türkistan gerçeğinde görüyoruz. Bu durumdan dolayı bölgeyle ilgili olarak, uluslararası kamuoyunu ve çıkar odaklarını derinden etkileyecek bir olay vuku bulmadıkça maalesef bu problem gündeme gelmeyecektir.
Yıllardır süregelen bu kör düğümün çözümü ne insan hakları savunucusu (!) batılı ülkelerde, ne de Çin yönetimindedir. Sorunun çözümü Türk illerinin önderi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ndedir. Orada zulüm gören kardeşlerimize sahip çıkmak her Türkün, her Müslüman’ın aslî görevidir.
VATAN BİZNİNGDİR
Uluğ vatan, arığ toprak,
aziz Türkistan
Tarihidur ajun içre
mukaddes destan
Medeniyet esasını burun
taratkan
Türkistannı tenri bizge
möngü yaratkan
Ta ezeldin ebedgeçe vatan
biznindir
* * *
Yaşap keldük mınlerce biz bu
toprakda
Can berdük biz şan aldık biz
bu toprakda
Yaratılduk hem kömüktük
toprakta
Ta kıyamet yaşaymiz biz işbu
toprakta
Vatan biznin, vatan biznin,
vatan biznindur
* * *
Kelip konğan kişilerni
sanaymız milhman
Ötüp ketken kafileni ataymız
karvan
Basıp kirgen küçni deymiz
haksız alaman
Öy igesi bolalmaslar yahşı ya
yaman
Kelğen keter biz kalurmız
vatan biznin
* * *
Karğa, Kuzğun bağ şahika
kelip konsemu
Sağızkanlar kekekleban uçup
yürsemu
İt, müşükler sunğuçlerdin
ötüp kirsemu
Bulbul ana hayran bolup
karap kalsemu
Bağ bulbulnun, vatan biznin,
vatan biznindur
Mehmet Emin Buğra
KAYNAKLAR
ALPTEKİN, İsa, Yusuf, Doğu Türkistan Davası ,Seha Yayınları, İstanbul, 1992
ALPTEKİN, İsa, Yusuf, Unutulan Vatan, Seha Yayınları, İstanbul, 1992
BERKİN, M. Rıza, Doğu Türkistan Gerçeği, Yeni Türkiye, Ankara,1997, Sayı 16
BUĞRA, Mehmet, Emin, Doğu Türkistan’ın Dünü ve Bugünü, Tercüme:Mehmet Cantürk, Kayseri, 1995