Ana Sayfa 1998-2012 Üç Türkçe

Üç Türkçe

Yaşayan en eski dillerden biri olan Türkçe, tarihinin çeşitli dönemlerinde “yok etmek” eylemiyle içli dışlı olmuştur. Kendisi yok edilmeye çalışıldığında, yok etmeye çalışanlara yeryüzünde kalma şansı tanımamıştır. Türkçeden uzaklaşan Bulgarlar (bugünkü Bulgarlar değil) bu duruma en güzel örnektir.

- Reklam -

Hareketli bir yapıya sahip olan Türk ırkı “eski dünya” denen coğrafyanın büyük bölümünde, devletler kurarak yaşamıştır. Yerleştiği yerlerde kendisinden önce yaşamış kültürlere merak salan Türkler, zaman zaman önceki kültürlerden veya o anda birlikte yaşadıkları kültürlerden aşırı derecede etkilenmişlerdir. Kültürün temel öğesi dil olduğuna göre, bu etkilenmeler dile bulaşmadığı sürece büyük sorunlar yaşanmamıştır.

Ancak ne zaman ki, yöneticiler ve aydınlar Türk dilinden başka dillere yönelmiştir, o zaman Türkçe ile Türkçeyi geriye itenler arasında büyük meydan savaşlarını aratmayacak çarpışmalar gerçekleşmiştir. Çarpışmaların sonucu ise ibret vericidir. Hep Türkçe kazanmıştır! Çağrılarla, Alparslanlala başlayan Selçuklu, Keykûbatlara, Keykâvuslara dönünce, hasta Selçuklunun bağrından bir Karamanoğlu Mehmet Bey fışkırmış, Türkçeyi bayrak yapmıştır. Türkçesiz daha fazla dayanamayan Selçuklu hanedanı, yönetimi kısa süre içinde özbeöz Türkmen boylarından Kayı’nın Osmanlı ailesine terk etmiştir.

Türklüğe dayanarak kurulan Osmanlı Devleti de maalesef Türkçeyi boşlamak yoluna gitmiştir. Ağzımızda anamızın ak sütü gibi duran Türkçemizi bırakarak “Osmanlıca” adlı ne idüğü belirsiz nesneyi dil diye seçmiştir. Türkçenin cevabı ise, “Yeni Lisan”la ilk işaretlerini vermiş,cumhuriyet ve dil devrimiyle,Türkçeyi istemeyenlerin yüzüne tokat gibi inmiştir.

İbret alınmayan tarih tekerrürden ibarettir. Cumhuriyet döneminde, batılılaşmak, Küçük Amerika olmak sevdasıyla, okullarda yabancı dille eğitim verilmeye başlanmıştır. Şimdi ise anaokulundan üniversiteye kadar bütün eğitim kurumları yabancı dil kangrenine tutulmuştur. Şimdiki Türk Devletinden kat kat güçlü olan iki Türk devletinin Türkçeye yaptıkları yüzünden başına gelenleri göremeyen aşağılık kompleksli zihniyet, Türkçeyi okullara sokmamaktadır.

Günümüz Türkiyesinde Türkçe ezilmiş, itilmiş bir üvey evlâttır.

Mazeret Dili Türkçe

- Reklam -

Türkçe, kullanım alanını git gide yitirirken, yıllardır tartışılan “Türkçe ibadet” konusu tekrar gündeme alındı. Üzerinde anlaşılan husus, “mazeret hâlinde ibadetlerde Türkçenin kullanılabileceği” idi. Buraya bir virgül koyunuz.

Anadolu liseleri adı altında etkinlik gösteren kurumlarda, iyi derecede İngilizce bilmeyen öğretmenlerin dersleri Türkçe okuttuğu ortaya çıktı; sonra bu durum “Millî Eğitim Bakanlığı’nca resmîleştirilerek, “mazeret hâlinde” bu okullarda Türkçe eğitim verilebileceği açıklandı.

İşyeri adları hızla yabancılaşıyor, Türkçe adlar bile İngiliz yazımına göre yazılıyor.

Televizyonlarda, Türkçeyi kullanabilenler olmadığı gibi, kanal adları da Türkçe değil; Star, Show, Flash, Number One, Kiss, Best… Bir de kısaltma olup, İngiliz söyleyişiyle okunanı var: NTV.

Türkçe konuşmak için artık mazeret bildirmek gerekmektedir. Akademik yayınlarını Türkçe dışındaki dillerde yapanlar, Türkçe yayın yapanlara göre daha hızlı yükseltilmekte; Türkçe yazanlar Türkçe yazdıkları için âdeta cezalandırılmaktadır.

- Reklam -

Türkçüler için hiçbir kişi veya kurum eleştirilemez değildir. Türklüğün gelecekteki varlığı için tehlikeli gördüğümüz her şeyin karşısındayız. Eleştirilerimizi geçmişe de yöneltiriz. Örneğin, Mevlânâ’yı Türkçe yazmadığı için suçlayabiliriz. Din(ler)i, Türkçenin önünü kesme noktasına getirenlerle savaşırız. Türkçeyi kullanmak için bizden mazeret isteyen her kişi ve kurumu küstahlıkla suçlarız.

Türk’ün olduğu yerde Türkçe vardır ve Ömer Seyfettin’in ifadesiyle, bir milletin sınırlarını, o milletin dilinin konuşulduğu yerler gösterir. Türk vatanının sınırı Türk dilidir, Türk dilinin sınırını gözle görüp elle tutabilene rastlanmamıştır.

(“Mazeret” sözcüğü, Diyanet’in “Mazeret hâlinde Türkçe ibadet yapılabilir” fetvasından yola çıkılarak kullanılmıştır.)

Sanat, Bilim, Felsefe Dili Türkçe

Gündelik hayatta konuşulan dilin yanında bir de dilin üst kademeleri vardır. Bu kademelerde sanat yapılır, bilim yapılır, felsefe yapılır. Dili geliştiren de koruyup kollayan da bu kademelerdir.

Bilimden soyutlanan ve felsefe yapılmayan dil ile günlük dilden farksızlaşan sanat dili, o dilin tükendiğini gösterir. Türkçe, terim ve kavram üretmeye, bunları güzel yapılı cümlelerde sunmaya çok uygun bir dildir.

Bilim eğitimini yabancı dille verdiğiniz zaman Türkçenin terim türetme yeteneğini köreltirsiniz. Dil eğitimine paralel felsefe eğitimi vermezseniz, düşünmenin temeli olan kavramları dilde tutunamaz kılarsınız; böyle ortada kalan basit, kuru 150-200 sözcüklük dille de sanat yapamazsınız. Yani bin yıllardır yaşayan devin hayat damarlarını tıkarsınız, sonra karşısına geçer can çekişmesini seyredersiniz.

Dil, kullanılmakla gelişen,kullanılmamakla unutulan yetenekler gibidir. Ya da ilgi isteyen çiçekler gibidir, sürekli onunla içli dışlı olmanızı ister, aksi durumda size küser.

Türkçenin kabile diline dönüşmesini isteyenler,onun bilim dili olamayacağını söyleyecek kadar alçalmışlardı. Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun, dünyayı önünde eğen, Türkçe bilimsel makalelerini göremeyecek kadar gözleri dönmüş çevreler, Ömer Seyfettinleri, Yahya Kemalleri, Sait Faikleri, Ahmet Hamdi Tanpınarları…. ve onların oya gibi işledikleri dili hor görüyorlar. Prof. Dr. Nermi Uygur’un, Prof. Dr. T. Mengüşoğlu’nun Türkçede dile gelmiş felsefe metinlerini yok saymak istiyorlar.

Dünya Dili Türkçe

Altaylardan Balkanlara kadar konuşulan büyük Türkçemizi dünya dili yapmak bizim elimizde. Bunun için ilk yapılacak iş, Türkçe dışındaki bütün dilleri ülkemizden kovmaktır. Türkçe konuşulan her ülkenin dilcilerinin birlik olup, ortak alfabe ve ortak lehçe üzerinde anlaşacakları günler yakındır.

Hangi milletin “millî” eğitimini verdiğini bilmediğimiz Millî Eğitim Bakanlığı, Türkçe eğitimini uzmanlara bırakmalıdır. Yazılmayan ve okunmayan bir dile dönen Türkçenin kurtuluşu, sağlam Türkçeyle donatılmış gençlerin elinde olacaktır.

Edebiyat, Türkçeye katkıda bulunma kaygısından uzak görünüyor. Edebiyatın Türkçeleştirilmesini bekliyoruz. Klâsiklerimizin yeniden ele alınması, geleceğin klâsiklerinin yazılmasının önünü açacaktır.

Dünya çapında bir dilimiz var ve bu bize unutturulmaya çalışılıyor. Dilimiz dünya çapındayken edebiyatımız niye bütün dünyanın ilgi odağı olmasın?

Dil bilinci, bağımsızlığı korumanın şartlarındandır. Kanı pahasına bağımsızlığını koruyan Türk ırkı, yeniden bilinçlenerek, Türk dilini ipe çekmek isteyenleri ipe çekecektir.

Ek ve Öneriler

Bugünden itibaren adı Türkçe olmayan mağazalardan alış-verişi keselim, bunu onlara bildirelim. Örneğin, mağaza sahiplerine mektup yazıp oradan alış-veriş yapmayacağımızı, bunun nedeninin mağaza adının Türkçe olmayışı olduğunu söyleyelim. Adları Türkçe olmayan kanallara protesto mesajları yollayalım. Türkçenin yanlış kullanılmasına seyirci olmayalım; radyo ve televizyon kanallarını, gazeteleri, dergileri bu konuda rahat bırakmayalım. Türkçü kamuoyu, uzun süredir sessizdir. Bu sessizliğin bir yerinden yırtılmasının zamanıdır. Türk diline sahip çıkmakla başlayabiliriz.
 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -