Ana Sayfa 1998-2012 Üç Hafif Azdır

Üç Hafif Azdır

13 Nisan 1998 tarihli bazı gazetelerde (Ankara, a.a) çıkışlı bir haber yayınlandı. Bu habere göre Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’mızda şu görüş dile getiriliyor: “Coğrafyası ve geçmişi ile bölgesel bir güç olma zorunluluğunu DİKTE ettiren, İLGİ ALANI komşularıyla sınırlı olmayan Türkiye’nin, 2000’li yıllarda Batı Akdeniz, Kızıldeniz ve Karadeniz’de Uçak Gemisi dolaştırması gereklidir. Türk Donanmasının artık sâdece Türk Sahillerinde değil, Türkiye’nin İLGİ ALANI içinde görev yapması gerekmektedir. Türkiye, bir yandan Somali, Bosna ve Arnavutluk’taki Barış Gücü hareketlerine önemli orandaki kuvvetlerle katılıp Türk Sancağı’nı dalgalandırırken diğer yandan da Kuzey Irak’ta 50.000 kişilik bir kuvvetle sınır ötesi bir hareket gerçekleştirmiştir ki, bunları bugün tüm Dünya’da yalnız belirli sayıda ülke başarabilir. Bir uçak gemisi (bile) bir ülkeye büyük güç katar. Çünkü tarih, denizi kullanmadan HAK SAHİBİ OLAN DEVLET, BÜYÜYEN EKONOMİ, UYGARLIĞA AÇILAN TOPLUM göstermemiştir.”

- Reklam -

Öncelikle şunu söyleyelim ki Türk Deniz Kuvvetleri’nin görüşünü dile getiren yukarıdaki kısaltılmış metnin dili ve uslübu, bize atalarımızın fermanlarında kullandıkları dil ve uslûbdaki haşmeti hatırlatmaktadır. Gurur duymaktayız ki BÖLGESEL BİR GÜÇ OLMAK, ZORUNLULUĞU DİKTE ETTİRMEK, İLGİ ALANI KOMŞULARIYLA SINIRLI OLMAMAK gibi sözler, Türk’e, Türk’ün diline, Türk’ün ağzına yakışan sözlerdir. Sadece kuvvet komutanlıklarımızın değil, büyük Türk Milleti’nin her kuruluşunun her konuda kullanacakları ifadelerin tarzı böyle açık seçik ve anlaşılır olmalıdır. Meselâ TRT’nin “filan yerdeki çatışmada bölücü terör örgütü üyesi şu kadar terörist öldü” cümlesindeki nezaketli ve hüzünlü ifadeyi 15 yıldan beri halâ anlayabilmiş değilizdir.

Bundan tam beş yıl önce Türkçülük Haftası dolayısıyla yazdığımız ve Ortadoğu Gazetesi’nin 4 Mayıs 1993 tarihli sayısında neşrettiğimiz bir makalemizde, 21. yüzyılının başlarında Türkçülüğün hedeflerini sıralarken, bu hedeflerden birisinin de (20 yılda 10 Uçak Gemisi iddiası ile ilk Türk Dünyası Uçak Gemisi TURAN’ın kızağa konulması)’ndan bahsetmiştik. O sıralarda Türkçülük cereyanının değişmeyen muarızlarının bizi yine hayal kurmakla tenkid ettiklerini hatırlıyoruz. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nının görüşleri istikametinde YAPILACAK İŞLER listemizdeki bu maddenin üstünü çiziyor, ancak yine aynı hedefler içinde bulunan (Hazar Denizi Filosu) için tersane inşası maddesinin üstünün de çizilmesi vaktinin geldiğine inanıyoruz.

Komutanlık görüşünde Türkiye’ye üç hafif Uçak Gemisi’nin yeterli olacağı gibi bir sonuç çıkmaktadır. Ancak değişen Dünya şartları karşısında ve önümüzdeki 25 yılın sonunda bu sayının yeterli olamayacağını da bugünden düşünmek zorundayız. Görünen odur ki 20-25 yıl sonra Türk Dünyası’nın; Karadeniz ve Hazar Denizi için iki hafif, Batı Akdeniz, Kızıl Deniz, Basra Körfezi-Hint Denizi ve Atlas Okyanusu için de dört ağır Uçak Gemisi’ne ihtiyacı olacaktır. Hazar Denizi’nin çevresi kâmilen Türk toprakları’dır. Bu topraklar tarih boyunca Kuzey’den Rus, Güney’den Fars tehdidine ma’ruz kalmışlardır. Hatta bu topraklar halen ve kısmen işgal altındadırlar. Tehdidin ve işgalin ilerideki yıllarda da devamı söz konusudur. İşte bu yüzden “Türklüğün Hazar Denizi’nde bir üssü bulunmalıdır. Hazar Denizi’ne Güney’den gelebilecek bir tehdide karşı da Basra Körfezi-Hint Denizi Hattı’nı tutacak bir üsse ihtiyaç olacaktır.

Komşular birbirlerini en az ayda bir, hemşehriler en az yılda bir, milletler ise en az yüz yılda bir ziyaret etmelidirler. Atlas Okyanusu’nda Şerefli Türk Bayrağı’nı dalgalandıracak olan 6’ncı Türk Uçak Gemisi TURAN da, İngiliz’in 13 Kasım 1919 Çarşamba günü, o zamanın Türk Başkenti olan Istanbul’a yaptığı ziyareti, sırası geldiğinde ve aynı maksatla Londra’ya iade edecektir. Çünkü iade-i ziyaret töredendir.

Tanrı’sı Türk’ünü koruyacaktır.

- Reklam -
- Reklam -

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -