Ana Sayfa 1998-2012 Tarih Başınıza Düşsün

Tarih Başınıza Düşsün

İsveç Başbakanı Göran Persson tarafından önsözü yazılan ve İsveç’i dış ülkelerde tanıtmak ve kültür, eğitim, araştırma ve toplumsal, yaşamın diğer alanlarında başka ülkelerle bilgi alışverişi ve işbirliği yapmakla görevli bir “DEVLET KURULUŞU” olan İsveç Enstitüsünün hazırladığı bilgisizlikle dolu “Vikingler ve Türkler” adlı broşürü bütün Türk ve İsveç halkının ibretle okuması gerekmektedir.

- Reklam -

Türk düşmanlığının 1000’li yıllarda başladığı İsveç’te para karşılığı Bizans yanında savaşan Svealar bunun tipik örneğidir. Malazgirt’te ölen Varyaglara ise “ülkenizden bu kadar uzakta ne işiniz var” diye sormak gerekir.

Yazıda 1000’li yıllarda “Doğu Roma İmparatorluğu’nu da kapsayan bu topraklar Yunanistan adıyla anılıyordu” denmektedir. İsveç Enstitüsünün biraz daha tarihî bilgilere ihtiyacı bulunmaktadır. Zira Yunanistan adının hangi asırda ortaya çıktığını bilemeyecek kadar cahillik göstermektedir.

Tarihî hatalar bununla bitmemekte, Osmanlıyı bir Türk boyu gösterecek kadar tarihî bilgisizlik yapmaktadır.

- Reklam -

İnsan haklarına çok değer veren bu ülke, 1915-16 yıllarında etnik soykırımlardan bahsederken, vatandaşı olduğu ülkeye ihanet eden, Rus ordularına yol gösteren, erkekleri askerde iken binlerce savunmasız, masum kadın ve çocukları vahşice öldüren Ermeni kopiller ine arka çıkmaktadır.

Özellikle İsveç Enstitüsünün, tarafsız ülkesinin prensiplerine göre hareket ederek Ermeni konusunu daha iyi incelemesini ve tarihî hataları isveç devleti eliyle yapmamasını tavsiye etmekle yetineceğiz.

Kürt konusunu ise hiç bilmedikleri, taraflı olarak dinledikleri kişilerden aldıkları bilgilerle yetindikleri, bu bilgilerin bilimsel gerçeklere dayanmadığı gerçeği bu broşürde açığa çıkmıştır.

İsveç’te Kürt Enstitüsü yanında bir de Türk Enstitüsü kurulmalıdır.

- Reklam -

İsveç Ensitüsü ve bunu destekleyen İsveç Hükûmeti taraflı hareket etmektedir.

Yazıda “Araştırmacılar Türk sözcüğünün bir halk grubu veya bir ulusun değil de bir dil grubunun adı olduğunu ileri sürmektedirler” denmektedir. İnandırıcı olması için bu araştırmacıların isimlerinin açıklanması gereklidir. Ayrıca İsveç de aynı durumdadır. İsveçliler, ataları olan Vikinglerin soy kütüğünün Kuman (Kıpçak) Türkleri olduğunu da öğrenmelidir. XII. Şarl’ın subaylarının “Türk Hilâlini” hanedan armasında yerleştirmesinin nedeni ise ırsîdir.

Bu broşürden anladığımız kadarıyla, İsveç ortak düşmana karşı menfaatleri icabı işbirliği yapan bir ülke durumundadır. Bu durumda insan hakları ile ilgili savunma yapmak ne İsveç hükûmetinin ne de bu enstitünün haddi değildir.

Ayrıca bir ülkeden gelen diplomatik mektupları tercüme edemeden saklayan kibar bir devletin torunları olmaktan gurur duymaktadırlar. 1658-1859 yıllarında gelen bu 82 Türkçe yazının deşifre edilmelerinin imkânsız olduğunu belirtirken, müteakip sayfalarda yüzlerce İsveçli’nin, araştırma heyetlerinin Osmanlı topraklarında araştırma yaptıklarını, Osmanlı ile bu yıllarda anlaşmalar yaptıklarını belirterek büyük bir yanlışlığa düşmektedirler.

Gururlular da; XII. Şarl’ın Poltova yenilgisinden sonra beş yıl Osmanlı İmparatorluğunda konuk kaldığını söylerlerken. Bizans İmparatoru Diyojen de, General Trikopis de Türklerde konuktu.

İsveçliler bunu iyi bilmelidirler. Hele hele Kral Şarl’ın Osmanlı İmparatoruna kızması tam tarihî bir başarıdır.

Her Avrupa devletinde olduğu gibi İsveç’te de haçlı ruhu 1739 yılından beri bulunmaktadır. Bu yılda Osmanlı ile yaptığı savunma anlaşmasında Osmanlı İmparatorluğu ile savunma birliği oluşturan ilk Hıristiyan devleti olduğunu belirtmektedir. Bugünkü ABD, AT ruhu bu değil midir? Kısaca Hıristiyan klubü ruhu. Bunu 15’nci sayfada “1999 yılı aralık ayında Helsinki toplantısında ilk kez Müslüman bir ülkeye, AB yolu açılmış olmaktadır” cümlesi ile daha net vurgulamaktadır. Tarafsız ülkenin konumu nerede! bulamıyorum.

Broşürü kaleme alanlar bir baba edası ile Türkiye’nin insan haklarına tam olarak saygı göstermesi, işkenceyi önlemesi, ölüm cezasını kaldırması ve azınlıkları koruması hakkında ahkâm keserek Türkiye’nin iç işlerine karışma hakkını kendilerinde görmektedirler. Bu da Haçlı ruhunun bir göstergesi olsa gerek.

Batı ile Doğu arasında köprü kısmında ise Atatürk’e dil uzatacak kadar küstahlaşmış, Atatürk’ün Türklere Avrupa kıyafetleri giydirerek, Avrupa ülkelerinin yasalarını kabul ederek, Lâtin harflerine geçerek Türkiye’yi Avrupalılaştırmaya çalıştığını söylemiştir. Devamla “Günümüz Avrupası ile Atatürk’ün Avrupası arasında büyük farklar vardır.” demekle Ulu Önder Atatürk’ü hiç tanımadıklarını, cahilliklerini ortaya koymuşlardır. Tavsiyemiz bu konuda binlerce eserin hiç olmazsa birini okumalarıdır.

En İlginç bilgisizlikleri, cahillikleri ise 21nci sayfadaki Yaşar Kemal’le ilgili yazdıklarıdır. “Yaşar Kemal’in yeni bir Türk dili yaratmış olmasıdır. Yaşar Kemal 1920’lerde yazmaya başladığında böyle bir yazı dili yoktu.” denmektedir. 1920’lerde Yaşar Kemal doğmuş muydu bilmiyorum ama, İsveç Enstitüsü’nün büyük bir yalancı olduğunu düşünüyorum.

Enstitünün iyi tarihçilere ihtiyacının olduğunu düşünüyor, İsveç Devleti’nin böyle enstitülerle başarılı olacağına inanmıyorum.
 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -