Türklerin İslâmiyet’i kabul edişteki coşkusu, işin daha çok resmî tarafı demek olan şeriat (kurallar) müslümanlığı ile yetinmemiş, çeşitli araç ve yöntemlerle İslâm’ı yalnız oruç tut arken midesinde, abdest alırken ensesinde değil, daha da önemlisi, ruhlarında hissetmeyi amaçlamıştır. Çünkü ancak bu sayede Allah’a daha yakınlaşılacak, emirlerine daha gönülden bağlanılacak, cehennemden korkulduğu veya cennet özlendiği için değil –yani bırakın dünyayı, âhiret hatırına bile değil- yalnız Allah için iyi insan olunacaktır. Bu üstünlük hakkıyla gerçekleştiğinde ise kuralları ve hikmetine giremeden o kurallara uyanları önemsememe, o zirveye gönül yoluyla çıkanların, daha doğrusu “çıkanların” diğerlerine yukarıdan bakışları söz konusudur.
Şeriat… Tarikat… ve Bir Şiirin Düşündürdükleri
- Reklam -
- Reklam -
- Reklam -