Ana Sayfa 1998-2012 Ne İstiyorlar? Bu Vahşeti Durdurun

Ne İstiyorlar? Bu Vahşeti Durdurun

Son yüzyılda ve günümüzde iki Akdeniz ülkesi sürekli devlet kurmanın sancılarını çekiyor; Kıbrıs ve Filistin!

- Reklam -

Birinin başında tutarlı, kararlı ve kavga istemeyen DENKTAŞ, diğerinin başında, kavga hiç eksilmeyen tutarsız ve kararsız ARAFAT!.. Bilinmez ama, bir türlü kavganın önlenmesini istemeyen, hiç düşünmeyen biçare Filistin halkına, bu yörede yapılan vahşeti kim durduracak? Öyle ki bu vahşet Balkanlardakine hiç benzemiyor. Tek benzer tarafı vahşeti seven İsrail hükûmet başkanları ve de terörün durmasını istemeyen insanların dünyada yaşadığının görünmesidir. Kimsenin de bu vahşete aldırdığı bile yok. Sadece cılız birkaç cümle ile durdurun diyen devlet ve hükûmet başkanları ortada görünmeye çalışıyor.

Peki, bu vahşetin nedenleri nedir diye hiç düşündünüz mü?

Önce tarihî gelişmeleri deşersek görüntü odur ki; İki bin yıllık Yahudi sürgününün sona ereceği ve tahrif edilen Tevrat’ta “ARZ-I MEV’UD İdeali” denen bu olayı gerçekleştirmek için, 1897 yılında BASEL’de yapılan ve tarihte “Basel Toplantıları” adı ile de anılan toplantıda İsrail Devleti’nin kurulması kararlaştırılmıştır. Gelişen olaylar ve İkinci Cihan Savaşı’nda Hitler’in Yahudilere karşı soykırım tutumu, İsrail Devleti’nin kurulmasını zorunlu hâle getirmiştir.

- Reklam -

İkinci Cihan Savaşı sonrası, Filistin’den İngilizlerin çekilmesiyle doğan otorite boşluğundan istifade ederek Filistin’deki terör örgütü Hagana, Başkanı Yigael YADİN’in ön derliğinde yaptığı bir toplantıda (DALET) ya da (D: PLÂNI) adını verdikleri bir plân ile yönetimde hâkimiyeti ele almışlardır.

Gene 19 Mayıs 1947 tarihinde Birleşmiş Milletler toplantısında Filistin’de kurulan bir özel komitede Filistin’in bölünerek bir kısım topraklarında 29 Mayıs 1947 tarihinde hazırlanan bir rapor ile İsrail Devleti’nin kurulmasına ışık tutulmuştur. 14 Mayıs 1948 tarihinde de Tel-Aviv’de toplanan Yahudi Millî Konseyi bir deklârasyon ile İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilân etmiş ve 11 dakika gibi kısa bir süre sonra da, aynı gün ABD, İsrail Devleti’ni tanımıştır.

- Reklam -

Bundan sonra Araplar ile Yahudiler arasında karşılıklı çekişmeler hiç eksilmemiştir.

İsraillilerin Araplara yaptığı vahşice eylem, Hitler devrinde Yahudilere yapılan soykırımın günümüzde insanların yer değiştirdiği biçimdeki görüntüsüdür.

İsrail ile FKÖ arasında Oslo’da imzalanan anlaşma ve daha birçok barış anlaşması dahi İsrail-Arap kavgasının ateşini söndürmeye yetmemiş ve günümüzdeki vahşet görüntüleri hep süregelmiştir. Hikâye çok uzun, zamanla gene yazarız. Biz şimdi günümüz vahşetine dönelim.

Yaptığımız bir araştırma, bizleri yanıltmıyor. Zira Yahudilere Hitler ve yandaşlarının yaptıkları soykırım, sanki Yahudilerin İsrail’e göç etmelerini kolaylaştırmakla kalmamış, İsrail’de çoğunluğu Yahudi olan bir toplumun da oluşmasını sağlamıştır.

Kurulan İsrail Devleti ile bir yanda görevlilere taş atan çocuklar, diğer yanda silâhla karşılık veren karşıt görevliler, dahası acı veren görüntü, ürpertici eylemler içinde de terör örgütlerinin yetiştirdikleri canlı bomba olarak vahşet saçan diğer bireysel hareketler. Bu hareketlerin, İsraillileri canından bezdirdiği de varsayayılabilir. Taraflar, gerek Filistin, gerek İsrail kendileri bu vahşeti durdurmaya da çalışmıyorlar. Her iki taraf devlet başkanları ve terörist başı insanlar vahşice eylemler ile bu olayları silme yolunu seçmiş bulunuyorlar.

Neredesin Büyük Amerika, bir terörist caninin peşine düştüğün gibi bu vahşeti hadi durdur bakalım da sana kabadayılığını gösterdi diyelim Türkçemiz içindeki hitabımızla… Saray-Bosna’daki insanlık vahşeti henüz unutulmadı. Göstermelik muhakeme ile o da kapatılmaya çalışılıyor. Bakarsınız bu yöredeki vahşet bu muhakemeyi bile göremeyecektir.

Taşın altında kimin, hangi devletin eli var, bu silâhları kim yapıp veriyor diye kendi kendimize sorduğumuzda, bir büyük devlet karşımıza çıkarsa hiç şaşmayınız.

Daha önemlisi, öyle bir zamana rastladı ki; belki de bir neden aranıyor olmalı diye bir cevap da aklımıza geliverir… Biz deriz ki; bu vahşet bir nabız yoklamasıdır devletler için… Bakalım dünyada hır çıkaran devletler karşısında kimler, hangi tarafta olacaklar, anlamak isteniyor.

Şöyle bir geçmişe bakarsak İsrailliler tarihte bu topraklarda yaşamışlar, dinleri kendilerini düzeltsin diye bu topraklarda yüce Tanrı tarafından onlara gönderilmiş. Elbet bu topraklarda oturmak onların hakkıdır. Ama karşılarında duran Filistin halkına da haklarını tanımak gene onlar için bir farzdır. Bunu herkes bilmelidir.

Şimdi günümüze gelelim. Bir kavgadır gidiyor uzun süredir. Arafat önceleri görünmeden bir kavga getirdi diyebilirler. O günlere dönersek El Fetih teşkilâtının bizdeki terör hareketlerinin hocası olduğu ve de körüklediği varsayılabilir. O günlerin acı faturaları şimdi İsrailliler tarafından, ARAFAT’a çıkarılmak isteniyor.

Aslında ARAFAT bugün Filistin’de nüvelenmiş terör örgütlerinin eylemlerini bir çırpıda silecek güçte de değildir zaten…

Bugün çekinmeden, korkmadan sergilenen vahşet, “vicdanı olan herkes, vicdanlı her devlet tarafından” el birliği ile durdurulmalı ve bir şekilde çözümlenmelidir. Başta ABD olmak üzere. Böyle bir tutum, demokrasilerde özlenen tutumdur.

Senelerce yurdumuzdaki ve yurdumuz dışındaki görevlilerimize karşı yapılan terör vahşetine seyirci kalmış olanlar, hâlen de bizdeki terörü, terör örgütü saymayanlara, onların eylemlerini terör içinde görmek istemeyenlere karşı, biz Türkler gene insanlığımızı göstermeliyiz. Terör ister bir devletin vahşeti olarak, ister terör örgütlerinin vahşeti olarak görüntülense bile onu önleyecek, ortadan silecek hareketlerin yanında olmalıyız. Bu bizlerin, taşıdığımız kanın asilliğinin çizgisidir. Ne dersiniz?
 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -