Ana Sayfa 1998-2012 MEĞER KÜRTÇE EDEBÎ DİLMİŞ

MEĞER KÜRTÇE EDEBÎ DİLMİŞ

Avrupa’nın dayatması olan Kürtçe (Kırmançça) yayın TRT’de başladı. Fakat, bununla yetinilmeyip Zazaca, Arapça, Çerkezce, Boşnakça yayınlar da programa alındı. Böylece tam mânasıyla Avrupalı olduk, kalkındık, ekonomik zorlukları bertaraf ettik ve borçsuz bir ülke hâline geldik. Ayrıca, Avrupa’nın takdirlerini kazanıp aferinlerini aldık.

- Reklam -

Fakat, bu “anadilde yayın” traji-komik gelişmelere de sahne oldu. Kendilerini Boşnak değil de Bosna-Sancak kökenli olarak tanımlayan topluluğun temsilcileri, Boşnakça yayın talepleri bulunmadığını; dil, din ve kökenlere göre ayırım yapacak bu oyunun içinde yer almak istemediklerini açıkladılar. Bunu, gazetelere ilân vererek de tekrarladılar. Bosnalılar, böyle bir yayın yapıl lacaksa, bunun Türkiye içine değil, Bosna Sancak’ta yaşayan soydaşlarına yapılmasının uygun olacağını belirttiler.

Arap kökenli yurttaşlar da, anadilde yayın gibi bir istekleri bulunmadığını, bu uygulamanın bölücülükle eş anlamlı olduğunu ileri sürdüler. Ama “Siz istemeseniz de biz yapacağız, çünkü dışardan böyle isteniyor” mantığı ile yayınlara devam edildi.

Zazaca yayın ise beğenilmedi. TRT yayınında kullanılan dilin Tunceli bölgesinde konuşulan ve “kaba” tabir edilen lehçe olması dikkatleri çekti.

Çerkezce kökenliler memnun, Kürt kökenliler ise yarı memnun. Kırmanççanın ağır olarak kullanıldığını ileri sürenler var. TRT ise kendisini “sokak dili değil, edebî dil kullanılıyor” diye savundu. Böylece Kürtçenin edebî bir dil olduğunu da öğrenmiş olduk.

Kürtçe yayına gösterilen tepki bununla da bitmiyor. Diyorlar ki: “İyi, tamam da, içeriği tatmin edici değil. Yayınlarda Kürtlerin nasıl asimile edildiği de anlatılsın”. Yani, Kürt milliyetçiliği bu yayınlarda ele alınıp işlensin ki, bölücülük tam olsun.

Bir başka eğlenceli gelişme de “Ey oğlan” adıyla söylenen Kürtçe şarkı yüzünden yaşandı. Devletin resmî kuruluşu olan TRT, kendi yayınında, yine devletçe resmen yasaklanmış olan “Lo lao” şarkısını dinletti. Devlet kurumları arasındaki bu hüzünlü uyumsuzluk ve iletişim noksanlığı dudaklarda tebessümler yarattı. RTÜK Başkanının açıklaması ise daha da komikti. Diyordu ki: “TRT yanlış yayın yapmaz. Bizim kanunumuzda TRT’yi denetleme imkânımız yok ama yönetmeliğimizde var. O yetkiyi kullanırız”. Bu suretle, yönetmeliklerin kanuna aykırı olabileceğini, hattâ bazen onun önüne geçebileceğini iyice anlamış bulunuyoruz.

- Reklam -

Hatırlarsak, bütün 19. yüzyıl, Osmanlı Devleti’nde azınlık dilleriyle eğitim ve böylece ayrılıkçı eğilimlerin güçlendirilmesi gayretleriyle geçmiştir. Özellikle Ermeniler ve Bulgarlar bu yolda büyük çaba harcamışlardır. Bulgarlar bağımsızlıklarını bu yolla elde etmişler ama Ermeniler acı akıbetlerle yüz yüze gelmişlerdir.

Aynı filmi şimdi ikinci defa seyrediyoruz. Başrolde yine Avrupa, figüranlıklarda ise Kürtler ve Çerkezler var.

Bu oyunu görüp anlamak için çok mu akıllı olmak lâzım?

 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -