Ana Sayfa 1998-2012 Megali İdea ve Yeni Roma yolunda (2)

Megali İdea ve Yeni Roma yolunda (2)

PATRİK ve beraberindeki din adamları heyetini, AB Komisyon Binası’nın dışına kadar çıkarak karşıladığı belirtilen Romano Prodi’nin, Rumların açılması için girişimlerini sürdürdükleri, Heybeliada’daki Ruhban Okulu ile yakından ilgilenerek, Türkiye-AB ilişkilerini Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin yetkilisi olmayan bir papazla görüşmesi oldukça düşündürücüdür. Prodi – Bartholomeos görüşmesinin AB Komisyonu programında, İstanbul’dan “Constantinopolis” olarak bahsedilip, verilen randevunun da, “Mr. Prodi, Constantinopolis patriğini kabul edecek” şeklinde duyurulması da ilginçtir. Bartholomeos bu görüşmeden sonra yaptığı açıklamada şunları söylemiştir: “Görüşme sırasında Türkiye’deki azınlık hakları ve yabancı vakıflara verilen hakların yeterli olmadığını anlattım. Daha fazla şeyler bekliyoruz. Azınlıklara yeteri kadar haklar verilmeli, verilenler yeterli değil. Ben sayın Prodi’ye şahsen Türkiye’nin bir an önce AB’ne girmesi gerektiğini söyledim. Bunu her görüşmemde de dile getiriyorum. Türkiye’nin AB’ne girmesi için dua ediyorum.”

- Reklam -

Bilindiği üzere, Bartholomeos-Prodi görüşmesi yapıldığı günlerde Türkiye’de, azınlık hakları ve yabancı vakıflar konusunda bazı haklar verildi. Böylece mülk edinme hakkına kavuşan azınlıkların gerçek amacının genişleme olduğu şeklinde bazı iddialar da yine bu dönemde ortaya atıldı. Bundan önce de Fener Rum Patrikhanesi’nin çevresindeki bazı binaların resmiyette Rum asıllı kişiler tarafından satın alındığı, fakat satın alanların malî durumu buna müsait olmadığı için aslında bunun Patrikhane adına yapıldığı ileri sürülmüştü.

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Robert Pearson da, 22 Ekim 2002 Salı günü Fener Rum Patrikhanesi’ne ve Heybeliada’ya yaptığı ziyarette, ABD’nin Heybeliada Ruhban Okulu’nun tekrar açılmasnı ve Patrikhane’ye bağlı bir eğitim kurumu olarak faaliyet göstermesini sağlamak için ABD’nin desteğini yineleyerek, Bartholomeos’ya moral vermiştir. Pearson, buradaki konuşmasında, 1971’de faaliyetine son verilen Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasının “Avrupa’ya ve Amerika’ya Türkiye’nin uluslararası özgürlük ve hoşgörü değerlerini ithaf etmesi” bakımından başarılı bir örnek teşkil edeceğini belirtmiştir15.

Gördüğü ilgiden güç alan, gittiği bütün ülkelerde Türkiye’yi dünya kamuoyuna şikâyet ederek, “Türkiye’de hak arayamadıklarını ve ikinci sınıf insan muamelesi gördüklerini” iddia eden Bartholomeos, bu şekilde, Lozan’da oluşturulan hukukî statü gereği bir azınlık kilisesinin dinî lideri gibi değil, siyasî kimliği olan bir devlet başkanı gibi faaliyet göstermektedir.

Patrik Bartholomeos, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile entegrasyon girişimleri sürecinde, bir takım demeçler vererek ve Avrupa Birliği nezdinde bir takım girişimlerde bulunarak, Türk kamuoyunun sürekli kafasını karıştırmıştır. Patrik, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olmasının yolunun, Patrikhane’nin statüsünün değiştirilmesinden ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasından geçtiğini ifade eden açıklamalar yapmakta ve temas kurduğu Avrupa Birliği ülkeleri devlet adamlarının görüşlerini de örnek göstererek, Türkiye’ye aba altından sopa göstermeye çalışmaktadır. Elbette ki, bu temaslar ve ifadeler, Türkiye’nin Patrik’e bir an evvel görev alanı ve sorumlulukları konusunda gerekli uyarıları yapmasını ve bir takım yaptırımlar uygulamasını gerektirmektedir.

Patrik’in bu temaslarla ulaşmak istediği hedefler bellidir, ancak Avrupa Birliği – Patrikhane temaslarını gözden geçirdiğimizde; “Patrikhane mi Avrupa Birliği’ni kullanıyor?, Avrupa Birliği mi Patrikhane’yi kullanıyor?, yoksa ortak menfaatler mi bunu gerektiriyor?” sorularını sormaktan kendimizi alamıyoruz.

Avrupa Birliği’nin uluslararası hedeflerinden birisi, Balkanların da kendilerinin arka bahçesi hâline gelmesidir. Bu konuda ilk adım, 1999 yılında kabul edilen Güneydoğu Avrupa Paktı veya Balkan Paktı olarak adlandırılan oluşumlar ile atılmıştır16. Gözlemlediğimiz uluslararası konjonktür, ABD’nin sanki bu bölgeyi Avrupa Birliği’ne bırakmış olduğu, yada buradaki faaliyetlere şimdilik göz yumduğu şeklindedir. Avrupa Birliği’nin, Türkiye’den Patrikhane ve Heybeliada Ruhban Okulu konularındaki talepleri basit olarak bir papazın veya birlik üyesi Yunanistan’ın istekleri değildir. Bu, Avrupa Birliği’nin Balkan politikasının önemli unsurlarından biridir. Balkanlarda yaşayan halkların önemli bir bölümü Ortodoks’tur ve bölgede Avrupa Birliği ile Rusya arasında bir menfaat çatışması bulunmaktadır. Yunanistan dışındaki Avrupa Birliği ülkelerinde Ortodoks sayısı oldukça azdır. Ancak eğer Fener Rum Patrikhanesi’ne Vatikan benzeri bir evrensel nitelik kazandırılabilirse ve Heybeliada Ruhban Okulu yeniden açılıp özellikle Balkanlar için papaz yetiştirebilirse, Avrupa Birliği’nin Balkanlar’daki gücü ve etkinliği daha da artacaktır. Avrupa Birliği’nin, genişleme sürecine bazı Balkan ülkelerini de dahil etmesi, Balkan politikasının yansımalarındandır.

- Reklam -

Bunun yanında, Patrikhane’nin isteklerine yabancı kalmayan Avrupa Parlamentosu da, dünyanın dört bir tarafındaki milyonlarca Ortodoks Hıristiyan için İstanbul’daki Patrikhane’nin önemini göz önünde bulundurarak! Fener Rum Patrikhanesi’nin tam olarak korunması konusunda, Türkiye’ye baskı yapmaktan geri durmamıştır. Avrupa Parlamentosu, Patrikhane’nin ve diğer dinsel yerlerin binalarının korunması ve gerekli önlemleri alması için Türkiye’ye çağrıda bulunmuş17 ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun derhal yeniden açılmasını isteyerek18 bu konuda Türkiye’nin gerekli uygulamaları hayata geçirmesini istemiştir.

Aynı zamanda Avrupa Komisyonu da, 2000 Yılına İlişkin İlerleme Raporu’nda; “Heybeliada Ruhban Okulu’nun kapalı kalması konusu da dahil olmak üzere, 1923 Lozan Andlaşması kapsamında olsun-olmasın, Müslüman olmayan tüm kesimlerin somut taleplerinin gerektiği gibi incelenmesi gerektiğini” belirtmiştir19.

Avrupa Komisyonu, bu konuda Türkiye’yi şöyle eleştirmektedir:

“Hıristiyan kiliseleri, özellikle mülkiyetle ilgili olarak, zorluklarla karşı karşıya bulunmaya devam etmektedir. Heybeliada’daki Ortodoks Ruhban Okulu’nun 1971 yılında kapatılması konusunda bir ilerleme bildirilmemiştir. Çeşitli kiliselerin yasal statülerinin tanınmamış olması, dini personelin Türkiye’ye erişebilmesi de dahil olmak üzere, bazı kısıtlamalar yaratmaktadır.” 20

Fener Patrikhanesi’nin Ekümenik vasfı elde etmesi ve Vatikan statüsüne kavuşmasında, yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığımız Patrikhane’nin ve temas kurduğu ülkelerin, Türkiye’nin yapmasını arzu ettikleri hususların yerine getirilmesi, bu yolda önemli kilometre taşlarıdır.

- Reklam -

Bartholomeos, 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu21 ve 12 Ocak 1971 tarihli Anayasa Mahkemesi Kararı22 ile kapatılmış olan Heybeliada Ruhban Okulu23’nun tekrar açılması yolunda yürüttüğü faaliyetler neticesinde, Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere hemen hemen bütün Hıristiyan ülkelerin temsilcileri, ne zaman Türkiye’yi ziyaret etseler ya da Türkiye’nin bulunduğu herhangi bir platformda bulunsalar, mutlaka Ruhban Okulu’nu gündeme getirmektedirler.

Bartholomeos’un ısrarcı bir şekilde, “Heybeliada Ruhban Okulu açılmalıdır ve dünyanın her tarafından öğrenci alabilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu okul üzerinde hiçbir şekilde denetim hakkı olmamalıdır. Patrik ve patriğe bağlı metropolitlerin de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma şartı kaldırılmalıdır” isteklerini dile getirmesinin altında Ekümenizm yatmaktadır.

Patrikhane, Ortodoks azınlığın dinî ihtiyaçlarını karşılayan tamamiyle Türkiye Cumhuriyeti yasalarına tabî dinî bir müessesedir. Tüzel bir kişiliği yoktur. Bu nedenle, Türk Medenî Kanunu’nun, ancak gerçek ve tüzel kişilere tanıdığı okul, vakıf, dernek gibi kuruluşları kurmak, yönetmek ve denetlemek gibi bir hakkı da bulunmamaktadır.

Patrikhane ve St. Synode Meclisi’nin tüzel kişiliğinin bulunmamasından dolayı, 625 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 1. maddesine göre özel öğretim kurumu da açamazlar. Din görevlilerinin özel okullarda değil, devlet okullarında yetiştirilmesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Anayasa Mahkemesi Kararı, Yüksek Öğretim Kurumları Kanunu ve Millî Eğitim Temel Kanunu ile düzenlenmiştir24.

Patrik’in, sadece dinî eğitim vermesi gereken bir kurumun, devletin denetimi altında faaliyette bulunmasına rıza göstermemesinin nedenlerini anlamak güçtür. Ancak, patriğin ve kendisine bağlı 12 metropolitin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma şartlarının da kaldırılması isteği gözönünde bulundurulduğunda, amacın ne olduğu açık bir şekilde görülecektir.

Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol, bir televizyon kanalında kendisiyle yapılan söyleşide25, Ruhban Okulu ile ilgili olarak; “Heybeliada Ruhban Okulu hiçbir zaman kapanmadı. Sadece; ‘yüksek okullar özel olamaz, devletleştirilmeli’ dendi. Özellikle dinî okullar için geçerliydi bu yasa. Burada Fener Rum Patrikhanesi’ne bir teklif yapıldı. Siz bugün eğitiminizi bizim ilâhiyat fakültelerimizden birisine bağlı olarak devam ettirin, denildi. Fakat onların amacı din eğitimi yapmak değil. Tamamiyle siyasî bir mekanizmanın bir kolunu oluşturmaktır. Ruhban Okulu, Patrikhane’ye ekümenik patrik statüsünü kazandırmak için gerekli. Bu uğurda Cumhuriyet yasalarına uymadılar. Ruhban Okulu’nun bir üniversiteye bağlanmasını kabul etmediler, açık bıraktılar. 71’den 72’ye kadar bir yıl eğitim yapıldı. Daha sonra Patrikhane, öğrenci bulunamadığı için hükümete ‘biz bu okulu kapatacağız’ diye başvurdu.” şeklinde konuşmuştur.

Fener Rum Patrikhanesi, tüzel bir kişilik kazanırsa, Bartholomeos’un amaçları doğrultusunda çok büyük hukukî imkânlara sahip olacaktır. Bu şekilde Patrikhane; ‘’Dâva açma, mal edinme, vakıf ve dernek kurma, Ayasofya’nın Patrikhane’ye devri dahil tüm eski Ortodoks mal ve mülklerinin geri alınması, İstanbul dışındaki eski akropolitliklerini resmen tanıtma, yer yüzündeki bütün Ortodoks patrikleri ile bağımsız kiliselerin ve bunlara bağlı tüm kiliselerin evrensel tahtı, Ekümenik Patriklik olarak yurt içinde ve dışında tanınma, Devlet Başkanı statüsünde protokolün ön sıralarında yer alma’’ gibi birçok hak elde etmiş olacaktır.

Yine bu şekilde, Ayasofya dahil, bütün camiye dönüştürülmüş kiliseler tekrar eski işlevlerine döndürülecek, İstanbul ve Türkiye’nin dünya Ortodoksluğunun merkezi yapılarak, Türkiye üzerinde III. Roma’nın (Patriğe göre Yeni Roma) kurulması bir hayâl olmaktan çıkacak, Yunan Megali İdeası gerçekleşme yolunda hız kazanacaktır26.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir din ve kültürü baskı altına almamayı ilke edinerek, bunu anayasal bir hak hâline dönüştürmüştür. Fener Rum Patrikhanesi de, Türkiye’nin bu hoşgörülü politikası sayesinde varlığını bugüne kadar sürdürmüştür. Ancak Patrik Bartholomeos’un, göreve geldiği günden bu yana yapmış olduğu faaliyetler, Patrik’in nereye doğru koştuğu konusunda bize bazı ipuçları vermektedir.

Son olarak, Bartholomeos’un asıl amacının ne olduğunu ve yapmış olduğu çalışmalarla nereye varmak istediğini en gerçekçi bir şekilde anlatan ifadelerden birisi ile yazımızı tamamlamak istiyoruz. Geçtiğimiz günlerde vefat eden Türk Ortodoks Patriği Selçuk Erenerol 1994 yılında bir sempozyumda şunları söylemiştir27: “Bartholomeos, Ekümenik Patrik unvanına sahip olur olmaz ilk icraat olarak Ruhban Okulu’nu açacaktır. Ruhbanlar için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma zorunluluğu kalkacak, dolayısıyla dışarıdan öğrenci ithal edecekler. En korkulan nokta ise bunun Vatikan usulü olmasıdır. Bu noktaya gelindiği an “İstanbul bizimdir” deyip mal varlıklarını talep edecekler. Atina’da Rum mal varlığı ile ilgili çalışmalar vardır. Uygun bir zamanda La Haye Adalet Divanı’na gideceklerdir”.

KAYNAKLAR

15- http://www.avsam.org/ gunlukbulten/arsiv/23102002.htm, (15 Aralık 2002).

16- Yıldırım Koç, “Avrupa Birliği’nin Yayılma Stratejileri ve Türkiye’den Talepleri”, http://www.aydinlik.com, (14 Nisan 2002).

17- European Parliament, Resolution on Violations of Religious Freedom in Turkey (BA-1132, 1134, 1156, 1163 and 1179/96), (24 Ekim 1996).

18- European Parliament, Resolution on Violations of Religious Freedom in Turkey (BA-1132, 1134, 1156, 1163 and 1179/96), (24 Ekim 1996).

19- Commission of the European Communities, Turkey 2000 / 2000 Regular Report from the Commission on Turkey’s Progress Towards Accession, 8 November 2000, s.18.

20- Commission of the European Communities, 2001 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession (SEC(2001) 1756), 13 November 2001, s.27.

21- DÜSTUR, Beşinci Tertip, c.IV, Üçüncü Kitap, (16 Nisan 1965-8 Ekim 1965), s.2847-2855.

22- Resmi Gazete, Sayı:13790, (26 Mart 1971). Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, S:9, Ankara, 1972, s.131-193.

23- Emre Özyılmaz, Heybeliada Ruhban Okulu, Tamga Yay, Ankara, 2000.

24- Nokta, S:37, (4-10 Eylül 1994), s.27.

25- Ulusal Kanal, (08 Aralık 2000).

26- Suat İlhan, “Patrikhane’de Neler Oluyor”, http://www.osmanli.org.tr/ (06 Ocak 2003).

27- http://www.enfal.de/tarih10.htm (20.05.1999).

 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -