Ana Sayfa 1998-2012 Kültür Emperyalizmi

Kültür Emperyalizmi

Ülkemizde yıllardan beri süren bir Kültür Emperyalizmi son yıllarda daha da artarak adeta almış başını gidiyor. Sokaklardaki tabelalardan tutun da üstümüzdeki giyeceklere, günlük hayatımızda kurduğumuz cümlelere kadar her yerde bu kültür emperyalizminin yansımalarını görüyoruz. Daha telâffuz bile edemediğimiz bir çok kelime günlük hayatımızın bir parçası oluyor âdeta. Peki bunlar neden bir düğmeye basılmışçasına çabuk gelişiyor? Nasıl oluyor da bu kelimeler bu kadar hızla günlük kullanımımıza giriyor?

- Reklam -

Nihal Atsız bir makalesinde “Dilin önemini” anlatırken şu cümleleri kuruyor. “Dil; bir milletin sembolüdür, o milleti bir arada tutan ve yok olmasını engelleyen biricik faktördür. Bir millet bağımsızlığını, hürriyetini ve sınırlarını kaybedebilir, hatta yıllar boyunca başka bir milletin esareti altında yaşamak zorunda kalabilir ama bütün bu unsurlar o milletin yok olmasına etken olamaz. Ancak kendi dilini kaybetmiş bir millet yok olmaya mahkumdur.” Gerçekten de doğru bir tanıtımdır bu; zaten Ulu Önder Atatürkde dilin önemini bildiği için Türkçe’ye ve eğitime önem vermiş, bizzat kendi ilgilenmiştir. Bu yüzden de kendisine BAŞ ÖĞRETMEN sıfatı verilmiştir. Böyle bir Başöğretmenin kurduğu bir ülkede bugün, bizler neden bu haldeyiz? Neden kendi dilimize yabancı hale geldik? Neden tarzanlaşmış kuşaklar yetiştiriyoruz?

Aslında bu soruların cevapları sanıldığı kadar zor ve karmaşık değil. Yüzyıllardan beri efsaneler yaratan ve yaşatan bir milleti topla, tüfekle barutla alt edemeyeceğini anlayan dış mihraklar, kaleyi içten kuşatmayı daha uygun bulmuşlar ve bunun için de vatanımız üzerinde Kültür Emperyalizmini başlatmışlardır. Çünkü onlarda biliyor ki; bu milleti ancak kendi öz kimliğinden uzaklaştırarak, asimile ederek, kendine yabancılaştırarak yok edebilirler. Ülkemizde okullar açmalarının, eğitime el atmalarının, eğitim dilinin yabancı diller olmasının asıl nedeni budur… Bizler Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyız; resmî dilimiz de, anadilimiz de Türkçe’dir. Türkçe düşünür, Türkçe konuşur, Türkçe rüya görürüz. Batılılaşma, modernleşme, çağdaşlaşma uğruna bugün eğitim sistemimiz yabancı dillerin esareti altına girmiştir. Eğitim dilinin yabancı dil olması her şeyden önce mantığa terstir. Ve sadece resmî sömürge olmuş devlet üzerinde bu sistem hüküm sürmektedir. Yabancı dil eğitim dili değil, sadece Tarih gibi, matematik gibi bir ders olmak zorundadır.

Kültür Emperyalizmi; emperyalizmin en sinsi ve en tehlikeli biçimidir. Çünkü asimile olmuş, öz kimliğinden uzaklaşmış insan topluluklarının bağımsızlıklarını almak, sömürgeleştirmek ve hain emellerine piyon yapmak çok kolaydır. Yabancı dil öğrenimine karşı çıkan bir insan değilim elbette, günümüz dünyasında yabancı dil bir zorunluluk haline gelmiştir. Farklı diller bilip, farklı diyaloglar kurmak da günümüzde çok önemlidir. Ancak eğitim dilinin yabancı dil olmasını asla tasvip etmeyen bir insanım. Eğitim dilinin yabancı dil olması, yabancı kelimelerin günlük kullanım dilimize bu kadar çok girmesi gerçekten de tehlikeli bir durumdur ve amaçlıdır. Dış mihrakların oynadıkları sinsice oyunun bir parçasıdır. Bakın çevrenize giderek tanzanlaşan gençlerimiz artık birbirleriyle Türkçe anlaşamıyorlar, birbirleriyle yarı bozuk bir Türkçe, yarı tarzanca konuşuyorlar. “Hi”ler, “Bye”ler havalarda dolaşıyor. Kıyafetlerinde yabancı devletlerin bayraklarını dalgalandırıyorlar, hem de hiç rahatsız olmadan. Yabancı filmlerde gördükleri kolejli kızlar/erkekler gibi olmaya çalışıyorlar. Bir çoğu tercümesini yapamadığı yani anlayamadığı halde sırf bir şeyleri kanıtlamak istercesine, bir yerlere ait olduğunu kanıtlamak istercesine yabancı müzik dinliyor. Kendi kimliklerinden o derece uzaklaşmışlar, beyinleri o derece yabancılaşmış ki, bütün bunların yanlış tavırlar olduğunu bile anlamıyorlar. Kültürü asimile edilmiş, kendi öz kimliğinden uzaklaşmış böyle gençlerden siz nasıl vatan sevgisi ve vatan savunması bekleyebilirsiniz ki?

İşte bu yüzden Eğitim çok önemlidir. Gençlerimize kendi kimliklerini tekrar kazandırmak ve onlardan doğacak yeni nesillere kendi öz kültürümüzü ve kimliğimizi aşılamak için öncelikle eğitim sistemimiz ve eğitim kadrolarımız iyileştirilmeli, bizleri birbirimize ve kültürümüze bağlayan Türkçe’miz korunmalıdır. Çünkü Türkçe’ye zarar vermek Türkiye Cumhuriyetine zarar vermektir. Türkçe’yi yok etmek Türkiye Cumhuriyetini yok etmektir. Bu yok oluşu engellemek için de tek çaremiz, tek çözüm yolumuz eğitimdir… Ancak Milli şuura dayanan, araştırmacı, ilerici, modern (Tarzan modernizmi değil, gerçek anlamda modern) kendi öz değerlerine sahip bir eğitim sistemi… Bu ülkenin tek kurtuluş yolu bana göre eğitimdir. Çünkü, iyi bir eğitim “İYİ BİR YURTTAŞ”, iyi bir yurttaş “İYİ BİR TOPLUM”, iyi bir toplum da “İYİ BİR DEVLET” oluşturur. Bu bir zincirdir, bu zincirin tek bir halkasının bile eksik oluşu dış mihrakların hain emellerine ulaşmalarına yardımcı olur.

Birileri Farsça’nın ilkel bir kolu olan kürtçe için “ANADİLDE EĞİTİM HAKKI İSTİYORUZ” diye meydanlara çıkıyorlarsa, herhalde adı Türkiye Cumhuriyeti olan bu ülkede yaşayan bir Türk Genci olarak “ANADİLİMDE, TÜRKÇE EĞİTİM” istemek benim en tabiî hakkımdır.

EĞER ÜLKEMİZİ VE MİLLETİMİZİ SEVİYORSAK TÜRKÇE’YE SAHİP ÇIKMAK ZORUNDAYIZ…

- Reklam -

 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -