Ana Sayfa 1998-2012 KÖRLER VE SAĞIRLAR

KÖRLER VE SAĞIRLAR

Türkiye gündemi ordu depremi, siyasi deprem, ekonomik deprem ve yargı depremi gibi konularla meşgul olup, gidiyor. İnsanlarımız kısır hesaplaşmalarla günlerini geçirirken, ülke yerinde sayıyor, taş üstüne taş konmuyor. Belki de bütün bu yaşananlar Türkiye’nin gündemine kasıtlı bir şekilde getiriliyor. Bu arada birileri de puslu havadan yararlanarak, minareyi çalıyor da, farkına varamıyoruz.

- Reklam -

Bunun yanı sıra Türk ülkesinde yaşanan buhranlardan birisi de, herkesin basın-yayın organlarından yakından takip ettiği, Kandil ve Mahmur adlı terörist yuvalarından gelen PKK’lıların Türkiye’ye girişleri ve burada kendileri için kurulan göstermelik mahkemelerde, birer saat içinde yargılandıktan sonra salıverilmeleri üzerine olmuştur.

Biz bir hukukçu değiliz. Ama aptal da olduğumuzu sanmıyoruz. Ne Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, ne de başka bir memlekette böyle bir şey vukua gelmiş midir, bilmiyoruz. Fakat bildiğimiz bir şey var; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının söylediği gibi, Türkiye’de her şey yalama oldu. Tabi bu arada adaletin de suyu çıkarıldı. Yasalar toplumun bütün fertleri için aynı şekilde uygulanmalıdır. Kişiye veya cemaatlere göre kanun olmaz. Eğer bu dediklerimizin tersi bir icraat var ise, o vakit toplumda huzursuzluklar doğar. Halk hakime, savcıya güvenmez. Sonunda o yasalar suistimali yapanların başına bela olabilir.

Nitekim son yaşananlardan sonra Türkiye’de durum o dereceye gelmiştir ki, insanlar artık açıktan açığa onun hakimi-savcısı, bunun hakimi-savcısı demeye başlamıştır. Bu kötü bir gidişattır. Bizim yaşımızdaki vatandaşlarımız hatırlayacaklardır, 12 Eylül 1980’den önce insanlarımız sağcı-solcu diye ayrıldıkları gibi, sağcı polisler, solcu polisler, sağcı öğretmenler, solcu öğretmenler, sağcı doktorlar, solcu doktorlar vs. şeklinde bölünmüşlerdi.

Elbette ki insan dediğimiz varlığın bir fikri, sevdiği, sevmediği şeyler vardır. Bunun gibi herkesin bir dünya görüşü, ideolojik eğilimi olabilir. Ama bunları toplum adına iş yaparken göz önünde tutar ve ifrat derecesine getirirseniz, bazen kötü sonuçlar doğabilir.

Şimdi, bütün bunları biz biliyoruz, sadede gelin diyebilirsiniz. Evet, biz de şimdi sadede geliyoruz. Yine basından takip ettiğimiz kadarıyla, PKK’nın şehir yapılanmasına yönelik operasyonlarda 2010 yılı başlarında, aralarında eski milletvekili, belediye reisi ve teröristlerin olduğu bir grup insan tutuklandı. Bunların sorgusu sırasında, eski bir milletvekili, sayın içişleri bakanının, bu Irak’tan gelen teröristlerin Türkiye’ye girişlerinde hiçbir sıkıntı yaşamayacaklarını, hakimlerin ve savcıların ayarlandığı sözünü verdiğini ağzından kaçırdı. Eski DTP’liler ve şimdiki BDP’liler bu ifadeleri doğrudan reddetmediler, ama sayın içişleri bakanı böyle bir şeyin olmadığını söyledi. Onlar, yalan konuşuyorlar dedi.

Tabi o zaman, biz saf-salak vatandaşların aklına şu soru geldi: Açılım hikayeleri sebebiyle bölücü Kürtlerin desteklediği bu iktidara insanlar neden çamur atsınlar? Durup, dururken böyle şey olur mu veya ateş olmayan yerden duman tüter mi? Herkes bu konunun üzerine yoğunlaşmışken, birden bire yine Türkiye’nin gündemi değiştirildi. Erzurum’daki bir özel savcının, Erzincan Cumhuriyet Savcısını gözaltına aldırmasıyla bu iş unutuluverdi. Ortalık, arkasından da generallerin tutuklanmasıyla toz-duman oldu.

- Reklam -

Ama bazı saftirik Türkler bunu unutmadı ve işin aslının ne olduğunu öğrenmeden de unutmayacaklar. Eğer bu işte bir usulsüzlük ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırılık var ise er veya geç mutlaka açığa çıkarılmalı ve sorumluları da tarih önünde hesap vermelidirler.

 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -