Ana Sayfa 1998-2012 Kıyaslama

Kıyaslama

18 Mart Zafer bayramımızın yıl dönümünde ne gazetelerimizde ne de TV. kanallarında, günün önemiyle ilgili ciddî bir haber görmedim. Neden çekiniyoruz, AB bize para vermez, bizi aralarına almazlar diye mi? Ne kadar haysiyet kırıcı bir düşünce ve hareket tarzı. 1839 Tanzimat Fermanı’ndan başlayan gelişmeler ve aldığımız borçlar neticesinde toprak kayıpları ve Savr Anlaşması ile nerde ise Anadolumuzu da elimizden alacaklardı. Yani şimdi içinde bulunduğumuz durum meydana gelmişti. Hâlâ bu yanlışta ısrar etmenin manasını okurlarımıza bırakıyorum. Bir Tanzimat Fermanı niteliğinde olan (adını kim koyduysa) ulusal belge ile birlikte kellemizi uzatıyoruz.

- Reklam -

Ey Büyük Türk Milleti, seksen senede senin değiştiğine asla inanmıyorum, bu eşyanın tabiatına aykırı olur, ama değişen bir şey var…

Mustafa Kemal Atatürk bütün bu olacakları gördü ve cepheden cepheye koşarak mücadelesini verdi. Böyle bir mücadeleyi yaşayamayanlar borçlu olmanın ve esaretin ne olduğunu bilmezler. O büyük vatanperver insan elinin tersi ile Sevr’i itti ve çok güvendiği Türk Milleti ile elele vererek Mill Mücadeleyi başlattı. Çünkü O Türk milletini çok seviyordu, Vatan’ın kıymetini çok iyi biliyordu. Mütevazi bütçelerle tamamen millî olan sermayelerle, her şey Türk için, her şey Türk’e göre hareketlerle, Karabük Demir Çelik Fabrikaları, bez ve iplik, çimento, şeker, demiryolları, limanlar ve hava meydanları v.s gibi başlatılan yatırımlar memleketi imar ve inşa, Demir Çelik sanayii ve Kayseri’de ve Malatya’da uçak fabrikası, Gölcük’te harp gemisi, Kırıkkale’de top ve diğer konvansiyonel silahlar yapan fabrikalarla hem millete iş sahası açılmış, hem ülkeyi koruma ve neticede ihracata dönük üretimler hedeflenmişti. Marşal yardımı ve NATO’ya girmemiz bu millî hamlelere ilk darbe olmuştur. (1939 yılında Kayseri Uçak Fabrikasında imal edilen 39 uçak Hollanda’ya satılmıştır.) Yeraltı servetlerimizi değerlendirmek için MTA ve TPAO müesseseleri kurulmuş ve işletilmişti. Bunların hepsi millî sermayelerle kurulmuştu. O tarihlerde kurulan özel bankalar dahi Türk sermayedarların şahsî paraları ile ekonomimize katkı sağlıyordu. O vakit kimsenin aklına bankanın içini boşaltmak gibi şeyler gelmiyordu.

Yukarıda yazdıklarım aklıma gelenlerdi, unuttuklarım muhakkak ki çoktur. Bunlar Atatürk’ün siyasî, içtimaî görüşlerinin bir DEHA niteliğinde olduğunu gösterir. Harabe halinde bir ülke, fakir ama imanlı bir millet, lider milletini tanıyor ve seviyor, millet liderine inanıyor. Hâlâ Erzurum, Sivas kongrelerinin, Amasya Tamiminin millî havası ile Balıkesir’de Zağanos Paşa Camii’nde irad ettiği hutbenin manevî havası milletimize hâkim. O ruh haleti içinde Türk milletinin yapamayacağı hiçbir şey yok. O, Türk milletine hep doğruyu söylüyor, başarıyı da kendine değil milletine mâl ediyordu. Zira O, Türk milletinin bağrından çıkan kahraman ordumuzun yetiştirdiği mümtaz bir mensubuydu. Karakteri millîydi. Her zaman ileriyi çok iyi gördüğü için Türk Gençliğine bir millî vasiyetname yazmıştı. Onda (dahilî ve haricî bedhah)lar demişti.

Mustafa Kemal, Cumhurbaşkanı olduktan sonra hiç yurt dışı seyahat yapmamıştır. Ülkemizi, üzerinde güneş batmayan İngiltere Kralı Edward, Yugoslav Kralı Alexandr, İran Şahı Rıza Pehlevî, Afgan Kralı Amànullah Han ve daha birçok devlet başkanı ziyaret etmişler ve Atatürk’ün fikirlerinden istifade etmişlerdir. Balkan Paktı’nı kuran odur. Bu paktın önemi, on seneden beri kanatılan Balkanların halinden belli, Afganistan’dan askerî talebeler getirilerek bizim harp okullarında yetişmesinin temini ile Afganistan tıp fakültesine buradan prof.lar göndererek, Balkanlarda Makedonya’nın, Asya’da Afganistan’ın stratejik önemini işaret etmiştir. Bugün Afganistan ne hallere düştü.

Adriyatik’ten Çin’e demek lâftır. Devlet adamı fiilî durum yaratandır. Bir devlet başkanı “anayasa bir defa delinse ne olur” diyebilir mi? Cephelerde yendiğimiz insanlara artık masa başında yenilmeyelim. Borçlu insan zebun ve esir olmamak için borcunu öder, yoksa verdiği ipoteklerle elinden mülkünü alırlar. Ülkemiz dahilden ve hariçten yağmalanıyor, milliyetimiz kültür emperyalizmi ile yozlaştırılıyor. Balkanlarda başlayan İslâma ve Türklüğe tazyikler yarın Edirne’ye dayanacak istidatta. Maalesef bizi yönetenler Türk milletini bugünkü duruma getirdiler. Türk milletini Ergenekon’dan çıkaran Bozkurt, nerdesin?

Tanrı Türk’ü korusun.
 

- Reklam -
- Reklam -

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -