Ana Sayfa 1998-2012 Kırgızistan

Kırgızistan

“Dostluk yüz yıl, hısımlık bin yıldır”

- Reklam -

Kırgız Atasözü

Bişkek’te yapılan Uluslar arası V. Avrasya Gastroenteroloji Kongresi nedeniyle gezmek imkânı bulduğumuz Kırgızistan’la ilgili genel tespitler ve Türk-Kırgız ilişkileri hakkındaki görüşlerimizi sunmak istiyorum.

Hemen belirtelim ki yaklaşık 6 gün süren bu gezide Kırgızistan’ın her tarafını gezmemiz maalesef mümkün olmadı. Kongre yeri olarak belirlenen Bişkek ve 2 gün süre ile misafir edildiğimiz Issıkgöl’deki tespitlerimiz ve kişisel temaslarımızla elde ettiğimiz veriler değerlendirmelerimize esas olacaktır.

Kırgızistan, Türk Dünyasının Orta Asya’daki güney ucunu oluşturmaktadır. Yaklaşık 400.000 km2’lik bölgeyi kapsar. Coğrafi olarak dağlık özellik gösterir. Yer altı zenginlikleri yeterince bilinmemekte ve işletilmemektedir. Dağcılık turizmi açısından önemli bir avantaja sahiptir. Turizm açısından önemli bir değer olan Issıkgöl, bir krater gölü olup, 180 km uzunlukta 65 km genişliktedir. En derin yeri 730 metre dolaylarındadır. Tanrı Dağlarından doğan 120 adet dere-ırmak ve çayla beslenir. Sodalı suya sahiptir. Suyu devamlı olarak sıcaktır. Hatta çevre ısının – 15 dereceye düştüğü zamanlara dahi suyunun 5 derecede kaldığı ifade edilmektedir. Bu özellikleri nedeniyle sosyalist sistem zamanında sayfiye yeri ve rehabilitasyon merkezi olarak kullanılmıştır.

Gölün çevresinde yaklaşık 5 km genişliğinde son derece mümbit tarım arazisi bulunmaktadır. Bu arazi her türlü tarıma elverişlidir.

4.5 milyonluk nüfusunun önemli bir bölümü Türk’tür. Kırgız ağırlıklı olmak üzere Türkmenler, Uygurlar, Kazaklar, Özbekler ve Tatarlar nüfusun yaklaşık % 75’ini oluşturmaktadır. Bağımsızlığın ilânından önce % 40’a varan Rus oranı % 20’ye kadar azalmıştır. Almanlar, Tacikler ve Müslüman olmuş Çinliler çok daha az oranda bulunmaktadır.

- Reklam -

Sosyal yaşamda temel alınan dil Kırgız Türkçesi’dir. Resmî kurumlarda Kırgızcanın yanı sıra Rusça yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunda sosyalist sistemde tüm eğitimin Rusça yapılmış olması önemli rol oynamaktadır.

Kırgızlar genellikle orta boylu, kalın kemikli, esmer tenli, çıkık elmacık kemikli, sık saçlı, kısa bacaklı (gövde uzunluğu fazla) özellik göstermektedirler.

Kültürel Yapı:

Halk arasında Türk Dünyasının ortak özellikleri tümüyle yaşatılmasına rağmen, elit kadroda Rus etkisi oldukça belirgindir. At sevgisi, İslâmiyet öncesi (şamanizm) bazı kültürel motiflerin aynen yaşatılması dikkat çekmektedir.

Günümüzde Kırgız kültürünü temsil noktasında Cengiz Aytmatov önde gelmektedir. Dünya çapında üne sahip olan yazar, Kırgızistan’ın övüncüdür. Geçmişten gelen Yusuf Has Hacib’in ölümsüz eseri Kutadgu Bilig, tüm Türk Dünyasının ortak bir eseri olarak kabul edilmektedir. Öte yandan 1 milyon mısrayı içeren Manas Destanı Kırgız kültürünün çekirdeğini oluşturmaktadır.

- Reklam -

Ekonomi:

Kırgızistan’da yıllık bütçe 225 milyon dolardır. Bağımsızlığın kabul edildiği 90’lı yılların başında Türkiye’den alınan 100 milyon dolarlık 10 yıl vadeli kredinin süresi geldiği hâlde ekonomik sıkıntılar nedeniyle ödenememektedir.

Ekonomi tarıma dayalıdır. Yer altı zenginlikleri değerlendirilememektedir. Doğal güzellikleri olan dağlara yönelik turizm yeterince gerçekleşmemektedir.

Liberal ekonomiye geçiş sürecinde olmasına karşın; toplumsal yapı olarak bireysel girişimcilik zihniyeti gelişmemiştir. Sosyalist dönemden kalan birçok işletme hâlen âtıl vaziyettedir. Kendine yeten üretimle iktifa eden yapı, ekonominin sıkıntıda kalmasının önemli bir nedenidir.

Memur maaşları çok düşüktür. Uzman doktorların aldığı maaş 800-1000 som dolaylarındadır. (1 dolar 47 somdur) Vasıfsız işçilerin maaşı ise 10 dolar düzeyindedir. Sosyal güvenlik hizmetlerinin devlet tarafından verilmesine karşın; ücretlerle yeterli hayat standardının sağlanması mümkün olmamaktadır.

Rüşvet olayları çok yaygındır. Güvenlik güçlerinde dahi bu sosyal yara çok derindir. (250 km lik Issıkgöl yolunda 5-6 kez şahit olduk.)

Sosyal Yapı:

Halkın büyük bölümü Müslüman olmasına karşın;sosyalist idare ile geçirilen 80 yıllık süreç sosyal yapıda derin izler bırakmıştır. Hemen belirtelim ki toplumun önde gelen şahsiyetlerinin ortak özelliği eski Kırgız Komunist Partisine üye olmalarıdır. Sosyalist idare ile geçen yılların getirdiği, her şeyi devletten bekleyen mantalite, demokratik ve serbest piyasa ekonomisi ile karşılaştığında uyumsuzluklara neden olmaktadır. Toplumsal bunalımların yoğunlaşması ise uyumsuzluğun eskiye özlem şeklinde tezahurü ile sonuçlanabilir. Kaldı ki tüm Türk dünyası içinde Lenin heykelinin yıkılmadığı yer olarak bilinen Kırgızistan Cumhuriyeti ayrıca özellik taşımaktadır. 1914-1916 yılları arasında çarlık Rusyası tarafından yapılan büyük kıyım ve eziyetleri durduran, Sultan Galiev ile birlikte Rus mezalimini önleyen Komunist idarenin etkilerinin kısa sürede ortadan kalkması mümkün görülmemektedir.

Kırgızistan’da hâlen dahi, Ruslar elit sınıfı oluşturmaktadır. İdarî ve teknik görevlerde Rus hâkimiyeti belirgindir. O kadar ki: otellerde dahi Kırgızlar ve diğer Türkler sadece temizlik, garsonluk, kapıcılık gibi ayak işlerine bakarken; tüm idari görevler –aşçılık ve resepsiyon memurluğu dahil- Ruslar tarafından yürütülmektedir.

İçki alışkanlığı oldukça fazladır. Yemek ve ziyafet âdetleri inanılmaz boyutlardadır. Kırgız mutfağı tümüyle Orta Anadolu mutfağını anımsatmaktadır. Et tercihleri ağırlıklı olarak koyun ve sığırdır. Ancak değer verdikleri misafirlerine at eti de ikram edilmektedir. Misafirler onuruna tertiplenen yemeklerde koyun ikram edildiğinde, en değerli erkek misafire baş, hanım misafire ise kuyruk sokumu sunulmaktadır. Keza koyunun 2 gözünden biri misafire sunulurken diğeri ev sahibi tarafından yenilmektedir. Bu misafirle ev sahibinin tek göz gibi olması şeklinde ifade edilmektedir.

Ahlakî dejenerasyon vardır. Ancak bu durum diğer ülkelerden farklı değildir. Daha ziyade turistik yerlerde görülmektedir. Sevindirici yönü bu tip dejenasyonun çoğunlukla gayrıtürkler arasında olmasıdır.

Türkiye ile ilişkiler:

Halk arasında Türkiye’ye karşı duygular olumludur. Ancak sosyal bunalımların giderek artması durumunda bu konuda sıkıntılar doğabilir. İdarî kadrolarda ise ciddî problemler vardır. “Biz senelerce Ruslarla dostluk içinde yaşadık. Şimdi siz onlara sırt çevirip sizlerle beraber olmamızı istiyorsunuz.” diyen aydınların yanı sıra milliyetçilik şuurları son derece gelişmiş Kırgızlar da gördük.

Bu noktada Türkiye’nin Kırgızistan’daki Türk çalışmalarını değerlendirmekte yarar vardır. Ülkenin şu andaki sıkıntılarının hâlli için 10 milyon dolarlık bir fona ihtiyaç vardır. Ülkemiz bunu karşılamaktadır. (Bu meblâğ hortumcuların götürdükleri ile veya futbolculara verilenlerle kıyaslandığında üzülmemek elde değildir.) Eğitim-kültürel faaliyetleri noktasında özel bir kuruluş durumundaki Sebat Eğitim Kurumları (Fethullah Efendinin ekibi) ve Kırgız Türk Manas Üniversitesi’nin dışında faaliyet yoktur. (Manas Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Reşat Genç ve Fen-Edebiyat Fakültesi eski Dekanı Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’a bitmez- tükenmez gayretleri ve başarılı çalışmaları için teşekkürlerimizi sunarız.) Büyükelçiliğimizin eğitim müşavirinin verdiği bilgilere göre, Türkiye her yıl için 300’ü Kırgızistan’da, 200’ü Türkiye’de toplam 500 öğrenci ile çalışmalarını yürütmektedir. BU RAKAMLAR KESİNLİKLE YETERSİZDİR. Eğitim- kültür çalışmalarına alınan gençlerin pozitif bilimlerin yanı sıra MUTLAKA KAMU İDARESİ KONUSUNDA EĞİTİLMELERİ GEREKİR.

TİKA çalışmaları göstermelik olmaktan çıkarılıp; bölgede ekonomik ve teknolojik işbirliğine yönelmelidir.

(Bu yazının hazırlanması sırasında edindiğimiz bilgiye göre, Kırgızistan’da resmî dil olarak Rusça’nın da kabul edildiği 1988 tarihli “Kırgızistan SSC Devlet Dili ile İlgili Yasa”ya geri dönülmüştür. Söz konusu yasa Kırgızca ve Rusça’yı devletin iki resmî dili olarak tanımaktadır. 15.11.2000’de çıkarılan 672 sayılı kararname ile resmî dil olarak Kırgızca kabul edilmişti. 18.04.2001’de çıkarılan 181 sayılı kararname ile 2000/672 numaralı karar iptal edilerek eski kanuna geri dönülmüştür.)
 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -