Sendikacılığın solculukla özdeşleştirildiği bir ortamda, milliyetçi tavrını hiç değiştirmeden sendikacılık yapan gerçek bir ülkücü idi. Hayatı boyunca hiçbir çalışmasında, hiçbir eyleminde bu niteliğinden ödün vermedi. Sağduyulu tavır ve davranışları ile sendikacılık-Türkçülük kavramlarını barıştırdı. Birkaç karpuzu bir koltuğa sığdırmasını, yâni birkaç kuruluşun ve kurulun başkanlığını aynı anda yürütülmesini beceren bir yönetim ustası idi. Mertliğin, dürüstlüğün, cesurluğun, alçak gönüllülüğün gerçek simgesi idi. Birikimi, hatipliği, dostluk kurmadaki yeteneği ile tam bir ‘aydın’dı.
* * *
Kaya Özdemir, 06 Şubat 1931 günü, Sivas’ta doğdu. Babası birçok savaşlara katılarak gazi olmuş Rüstem Ağa, annesi Rabia hanımdır. Sevinç (Algan) hanım ile evli idi. Gökhan, Gürhan ve Erhan adlı üç oğlu var.
İlk ve orta okul öğrenimini Kırıkkale’de yaptıktan sonra Ankara II. Erkek Sanat Enstitüsünün elektrik bölümünü bitirdi. Ailesinin malî durumu el vermediği için yüksek öğrenim yapamadı; kendini bol bol okuyarak yetiştirdi.
İş hayatına 1947’de Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Kırıkkale Kuvvet Merkezi’nde elektrikçi olarak başladı. Şebeke Tamir -Bakım Posta başılığına yükseldiği o fabrikada 1960’a kadar çalıştı. Daha sonra çalışma hayatını profesyonel sendikacı olarak Ankara’da sürdürdü.
1950 yılında Kırıkkale Makine Kimya Sanayii İşçileri Sendikası’nın kurucuları arasında yer almıştı. Orada; genel sekreterlik, başkanvekilliği yaptıktan sonra, 1954’de başkanlığa getirildi. 1960’da Türk-İş Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi ve Konfederasyonun genel sekreter yardımcısı olarak görevlendirildi. O görevde iken, 1963 yılında, Metal-İş Federasyonu’nu kurdu ve onun da başkanı oldu. 1965-69 yılları arasında bu hizmetlere bir de Istanbul milletvekilliği eklendi.1 Bu süreçte, sonradan Metal-İş adını alan Kırıkkale Sendikası ile Metal-İş Federasyonunun başkanlıklarını, 1972 yılına kadar, birlikte yürüttü. O yıl seçildiği Türk-İş Genel Eğitim Sekreterliği görevi aralıksız on beş yıl sürdü. Bu arada 12 yıl TRT Danışma Kurulu üyeliği, 1981-84 yıllarında da 3 dönem Millî Prodüktivite Merkezi (MPM) yönetim kurulu başkanlığı yaptı. Türk-İş Genel Eğitim Sekreterliğinden emekli olduktan sonra da, hayatının sonuna kadar, Türk-İş başkanlarına ‘danışman’lık etti. Uçmağa 19 Mayıs 2001 Çarşamba günü Ankara’da vardı. Cenazesi, 21 Mayıs 2001’de Kocatepe Camisinde kılınan namazdan sonra Karşıyaka Mezarlığında vatan top-rağına karıştırıldı.
* * *
Kaya Özdemir’i ilkin, 1950 sonlarında çıkarılmağa başlanan haftalık Orkun ve Mefkûre dergilerinde ‘Özdemiroğlu Kaya’ imzasını kullandığı şiirleri ve yazıları ile tanımıştım. Yüz yüze tanışıp görüşmemiz Ankara’ya, Türk Milliyetçiler Derneği Kırıkkale Şubesi’nin kurulmasından sonraki gelişleri sırasında mümkün oldu. Girişken, güzel konuşan, acar bir gençti. Kırıkkale’de elektrik teknisyeni olarak çalışıyor, toplum çalışmalarına da büyük ilgi duyuyordu. Türkçülük ile birçok savaşlara katılıp gazi olmuş ve vücuduna saplanan şarapnel parçalarını ömrü boyunca taşımış olan babasının etkisi ile ve Ankara’da, II. Erkek Sanat Enstitüsü’nde okurken tanışmış olmalıydı. İnançlı bir ülkücü idi. 1950’lerde bir işçi kenti olarak gelişmekte olan Kırıkkale’nin ‘kozmopolit’ yapısı içinde Türkçü bir ortam oluşturma çabası içine girmişti. Dünya görüşünü paylaşan ağabey ve arkadaşları ile, Nisan 1951’de Türk Milliyetçiler Derneği’nin Kırıkkale şubesini açtılar. Ankara’nın yakınlığı onlar için büyük bir kolaylıktı. Kaya gibi acar, kabına sığmaz bir gencin şubesinin başarılı olması için coşkulu çabalar göstermesi kadar tabiî bir şey olamazdı. Bundan dolayı sık sık Ankara’ya geliyor, şube çalışmaları ile ilgili danışmalarda bulunuyordu. Böylece biz de Onunla görüşebilme fırsatını değerlendiriyorduk. Yaşdaş olmamız, arkadaşlık ve dostluk kurmamızı kolaylaştırmıştı. Zaten sevecen, dost canlısı idi. Kırıkkale’de düzenledikleri etkinliklere katılma şansımız da vardı. Fakat, yazık ki TMD’nin ömrü kısa oldu. 1953 yılının Ocak ayında fiilen, 04 Nisan’ında da resmen kapatıldı.
Toplumcu yanı ağır basan Kaya Özdemir, bu kez sendikacılığa yöneldi. Kapatılan TMD’li ülküdeşleri ile birlikte 1950’de kurdukları Kırıkkale Makine-Kimya Sanayii İşçileri Sendikası’nın yöneticisi, sonra da başkanı olarak başarılı sendikacılık örnekleri verdi. 1960’da Türk-İş’te görev alarak Ankara’ya yerleşti. Orada Kırıkkale’deki sendikayı yerellikten kurtarıp Metal-İş adlı millî bir kuruluş konumuna getirdi. Daha sonra da Metal-İş Federasyonu’nu kurdu. O Federasyonda, işçi lehine birçok örnek sözleşme tasarılarının hazırlanıp uygulamaya konulmasına, Türk sendikacılığının hukukî yapısının sağlamlaşmasına katkı sağlayan başarılı çalışmalar yaptı.2 Ankara’da, başarılı çabaları, girişimciliği ve sevecenliği ile, ülkemizin işçi önderleri arasında yer alması zor olmadı. Türk-İş’in Genel Eğitim Sekreteri olarak, işçilerin meslekî ve genel eğitimlerini geliştirmeye değerli katkılarda bulundu. 1965-69 yılları arasındaki milletvekilliği sırasında da işçi lehine birçok yasa ve tüzüğün çıkmasında etkili oldu. Ankara’da bulunduğu yıllarda kendisi ile zaman zaman görüşme fırsatlarımız oluyordu. O da, Türkçü toplum etkinliklerine katılmaktan geri kalmıyordu. Buluşmalarımızın odağı Türk Ocağı idi.
Sendikacılıktan emekli olduktan sonra Türk-İş başkanları onu bırakmadı. Danışman kadrosuna atayarak yanlarında tuttular, Onun deneyim, birikim ve bilgisinden yararlanmayı sürdürdüler. Hayatını çok dürüst bir sendikacı olarak sürdürdüğü için, çalışmalarının hakkı olandan fazla bir gelir elde etmeyi, çıkar sağlamayı hiç düşünmemişti. Bundan dolayı, Türk-İş’teki bu danışmanlık görevi Ona evini geçindirmede ve çocuklarının eğitimini sağlamada bir destek hizmeti görüyordu. Bu danışmanlık dönemi sırasında kendisini sıkça ziyaret ederdim. Görüşür, dertleşirdik. Tabiî, Türk Ocağının düzenlediği etkinliklerde de bir araya gelebiliyorduk.
1960’lı yılların ikinci yarısında, sanırım 1967’de, iki ayrı ülküdeşimizin aynı güne rastlayan düğünleri vardı; biri Türk Ocağı’nın tarihî yapısında, öteki Küçükesat semtindeki bir otelde. Evdeşimle ben, önce Türk Ocağındaki düğüne gittik ve oraya daha önce gelmiş olan rahmetli Alparslan Türkeş Beğ ve evdeşi ile aynı masayı paylaştık. Salona biraz sonra da Kaya Özdemir ve evdeşi geldi. Bizi selâmlayarak başka bir masaya gittiler. O sırada sayın Türkeş’in, bana dönerek Kaya Özdemir ile aynı parti içinde çalışıyor olamamaktan kaynaklanan üzüntüsünü belirttiğini hatırlıyorum (O düğünde fazla kalamayarak Türkeş’ler ile birlikte, rahmetli Başbuğ’un kullandığı araba ile, öbür düğüne gitmiştik).
Türk-İş’deki işyerine yaptığım ziyaretlerin birinde, Çaresizlik şarkısı adlı şiir kitabının 1998’de yayınlanan ilk basımına koyacağı, milliyetçi dergilerden birinde eski yıllarda yayınlanan “Kırıkkale’ye şiir”ine, o dergi kendisinde bulunmadığı için ulaşamadığından yakınmıştı. Eve gelince adını öğrendiğim dergiyi arayıp buldum. Yazı makinesi ile bir kâğıda aktardığım şiiri hemen ertesi gün kendisine götürdüm. Nasıl memnunluk duyduğunu yüzüne yayılan mutluluk belirtilerinden anlamak mümkündü. O gün bana durmadan teşekkür etti. Sonraki görüşmelerimizde de, bu teşekkürlerini tekrarlamaktan, hele yanımızda başkaları da varsa, olayı onlara anlatmaktan geri kalmadı. Küçük bir yardımdan kaynaklanan bu teşekkür fırtınası karşısında mahcup durumlara düşmedim desem yalan olur.
Kaya Özdemir’le son olarak uçmağa varışından bir hafta kadar önce Türk yurdu Yönetimevinden çıktığımda, Sezenler Sokağında karşılaştım. Bitkin bir durumda idi. Çok rahatsız olduğunu söyledi. Üç-beş cümle konuşup vedalaştık. O son görüşmemiz oldu. Sonra uçmağa varış haberi ulaştı; yıkıldım.
* * *
Kaya Özdemir aynı zamanda bir yazar ve şairdi. Önce Dünya (4,5 yıl), daha sonra Adalet (4,5 yıl) gazetelerinde, “Köşemden” başlıklı köşesinde, millet ve yurt sorunlarına ilişkin günlük yazılar yayınladı. Orkun, Mefkûre, Forum, Size, Hız, İnanç, Karınca, Kooperatifçilik bülteni gibi dergiler yanında, kurucusu veya yöneticisi olduğu sendika kuruluşlarının yayın organlarında da (Türk metal, Türk-İş, vb.) yazıları ve şiirleri çıkıyordu. Kitap olarak yayınlanmış olduğu bilinen iki eseri var. Biri Türk-İş’in kurucusu ve ilk başkanı için hazırladığı Seyfi Demirsoy adlı 350 sayfalık özgeçmiş çalışması, öteki Çaresizlik şarkısı (2. bs., 2001) adlı şiir kitabıdır. Gazete ve dergilerde kitaplaştırılmamış yüzlerce yazısı bulu-nuyor.3
* * *
Kaya Özdemir, sunduğumuz bilgilerden de kolayca anlaşılmış olacağı gibi, toplumcu ve örgütçü yanı güçlü bir insandı. 1951-53’te Türk Milliyetçiler Derneği Kırıkkale Şubesinin lokomotifi olarak hizmet etmiş, sendikacılıkta da, 1980’lere kadar, aynı başarıyı göstermişti. On bir yıl da ‘Türkiye Kız ve Erkek Sanat Mektepleri Mezunları Cemiyeti’nin genel başkanlığını yaptı. Türk-Parlamenterler Birliği’nin kurucularındandı. Türk Pakistan Dostluk Derneği’ne başkan ve yönetim kurulu üyesi olarak hizmet etmişti. İLESAM’ın da üyesi idi. Ankara’ya yerleştikten sonra Türk Ocağı’na ilgi göstermekten geri kalmamış, onun bütün etkinliklerine katılmayı görev saymıştı.
* * *
Kaya Özdemir, kendi kendini yetiştirmeyi bilmiş, bilgili, birikimli bir aydındı. Çok güzel konuşur, hitabelerinde dinleyenleri etki çemberi içine almayı başarırdı. Mert, dürüst, özü sözü bir insandı. Hayatında çıkarcılığın yeri olmadı. Daima, saygı ile anılmağa değer bir hayat yaşadı.
İyi bir örgütçü olarak büyük başarılar gösterdiği Sendikacılık döneminde, herhalde üstlendiği görevlerin gereği olarak, Türkçülük yönünü öne çıkaramadı. Her anlayış ve inanıştan on binlerce kişinin üye olduğu o kuruluşlarda başkan veya üst yönetici olanların belli bir ülkünün temsilcisi olarak görünmeleri elbette hoş görülmezdi. Fakat özel hayatında hep ülküsünün tutkunu olarak yaşadı. Ülküdeşlerini ve Türkçü kurumları asla unutmadı. Fırsat buldukça onları aramaktan, etkinliklerine katılmaktan geri kalmadı. Ben de, Onun ülküdeşi ve dostu olmanın mutluluğunu her zaman yaşadım.
DİPNOTLARI
1- Bu dört yıllık süre içinde TBMM Çalışma Komisyonu’nun ve çalışma hayatı ile ilgili öneri ve tasarıları inceleyip biçimlendiren değişik geçici komisyonların başkanlıklarını yürüttü.
2- Kaya Özdemir, bu hukukî çalışmaları, aynı zamanda bir toplumbilimi uzmanı olan ülküdeşi Avukat Erhan Löker ile birlikte gerçekleştirdi. Metal-İş’in hukuk danışmanı olmasını sağladığı Löker’le birlikte birçok kalıcı belgeyi hayata geçirme başarısını sağladılar.
3- Sağlığında tuttuğu günlüklerin kitap olarak yayınlanacağını ‘hayırlı evlât’ Gökhan Özdemir’den memnunlukla bulunmaktayım.