20 yıldır hangi gazeteyi okusam, hangi televizyonu seyretsem şu söyleniyor: “Türk ile Kürt kardeştir.” Liberalinden sosyalistine, dincisinden kürtçüsüne, ülkücüsünden Atatürkçüsüne kadar her siyasî oluşum aynı nakaratı tekrarlıyor.
Peki bu nasıl bir kardeşliktir ki hep Türkler zarar görüyor, hep Türkler mevzi kaybediyor? Ortaya atılan bu kardeşlik söylemleri ile Kürtlerin bölücülüğe karşı çıkacakları, sade-zararsız birer yurttaş olacakları ve Türklük içinde entegre olacakları tahmin ediliyordu. 20 yılda bu şekilde ne kazanıld ? Hiçbir şey…
Diyarbakır’da, Batman’da DEHAP mitinglerine, Kürtçe konserlere yüz binlerce kişi katılıyorken, aynı yerde yapılan “teröre hayır, PKK’ya hayır” yürüyüşlerine katılacak 100 kişi zor bulunuyor. HADEP-DEHAP gibi partiler, Diyarbakır, Hakkari, Batman, Şırnak gibi şehirlerde % 60 oy oranına ulaşırken, bu şehirlerde MHP’nin oy ortalaması % 1 ya da % 2 olabiliyor.
Kürtçü yazar Musa Anter yazılarında sürekli “Kürt salak mı ki bölünmek istesin? Türk batıdaki en iyi yerleri alacak, Kürde ise güneydoğudaki bereketsiz topraklar kalacak. Yok öyle yağma. İstanbul da bizim, Ankara da, İzmir de. Günü geldiğinde hepsini alacağız.” diyordu Doğu şehirlerinden sonra son yıllarda Batı şehirlerimiz de etnik nüfus değişikliğine uğruyor. Musa Anter’in yazdıkları, PKK’nın hedefleri gerçek oluyor. Ticaret hayatında, kritik noktalarda hep onlar var. Türkiye Türklerin elinden sinsice alınıyor. Ama biz Popstar seyredip, kardeşlik sloganları atıyoruz.
Şurası çok önemli ki: Farklı millet ve toplulukları “din kardeşliği” adı altında sevmesi için baskı gören tek millet Türk milletidir. Hangi dine inanırsa inansın, dünya üzerinde başka hiçbir milletin veya halkın üzerinde böyle bir baskı yoktur. Başkalarına karşı tek taraflı sevgi beslemeleri hep Türklerden beklenmiş ve istenmiştir. Ümmetçilik propagandası ile Arapları, Farsları ve diğer Müslüman halkları, hümanizm propagandası ile bütün dünyayı sevmemiz ve hiçbir kötülük beklemememiz âdeta emredilmiştir. Bu kardeşlik söylemlerinin ne işe yaradığını, kime yarar sağladığını uzun uzun düşünüp sorgulamanın zamanıdır…
Selim KARTEPE