Ana Sayfa 1998-2012 “Fethullahçı Okullar” Tartışması

“Fethullahçı Okullar” Tartışması

Bu sayımızda, Lokman Uzel’in yazısına ve ona cevap olarak yazılan yazılara tepkilerini veya tasviplerini bildiren okuyucu mesajlarını, hiçbir yorum katmaksızın, aynen yayınlıyoruz.

- Reklam -

GÖZÜMLE GÖRMESEM İNANMAZDIM

Sayın Altan Deliorman,

Haziran sayısını bugün okudum. Dehşet içinde kaldım. Gözümle görmesem inanmazdım dedirttirecek cinsten bir yazı.

Sır Perdesini Aralıyoruz Fethullahçı Okulların Orta Asya Macerası diye başlık yapılan yazı tam bir hezeyan. Bu okulları ve çalışma şeklini bilmesem bu kadar hayret etmem.

Allah katında bu yazının yayınlanmasını sağlayanların sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Size ancak Allah hidayetinizi versin ve doğru bir insan olun diyorum.

Ben derginizi okuyan biriyim. Ne yazacağımı bilemiyorum. Ellerim titriyor. Allah herkesi olduğu gibi sizi de iftiradan korusun. Başka ne diyeyim.

- Reklam -

Av. Erol ALTINTAŞ

Bolu

MİLLETİN %80’İ

FETHULLAH GÜLEN’İ

SEVİYOR

- Reklam -

Bu ay dergiyi okurken talihsiz bir yazıyla karşılaştık…

Özellikle Lokman Beyin yazısı bizim ve çevremizin ciddî tepkisini aldı. Genelkurmay araştırmalarında bile milletin % 80’i tarafından sevilen bir insan ve cemaati hakkında böyle bir yazı yazmaya hakkınız olmadığı kanaatindeyim. Başbuğ merhum Alparslan TÜRKEŞ’in, FETHULLAH GÜLEN hocaefendi ile görüşmesinde “HOCAM BİZİM DÜŞÜNDÜKLERİMİZİ SİZ HAYATA GEÇİRİYORSUNUZ” dediği bir yerde TÜRK MİLLİYETÇİLİ⁄İNE ve TÜRK MİLLİYETÇİLİ⁄İ için çalışanlara en fazla sizin sahip çıkmanız ve desteklemeniz gerektiğini düşünüyorum ve bu talihsiz yazıdan dolayı da bir daha derginizi almamakla ve çevreme de aldırmamakla sizi kınıyorum.

«İbrahimerfidan@yahoo.com.»

İNTERNETTEKİ SAYFANIZ KAPATILDI MI?

Bu derginin www.orkun.com.tr sayfası bir kaç gündür çalışmıyor. Söylentilere göre bu sayfa Lokman Uzel’in bir makalesi üzerine kapatılmış bu doğru mu?

Lokman Uzel bu makale hakkında bilgi verebilir mi?

Saygılarla

Mehmet Tütüncü

(sota@euronet.nl) http://www.turkistan.org

Not: İnternetteki Orkun sayfası çalışmaktadır. Söylentinin aslı yoktur.

ÇİN İPEĞİNDEN VE TATLI

DİLİNDEN

DAHA TEHLİKELİ

Sayın Altan Deliorman Beyefendi,

Biricik dergimiz Orkunumuzun 28. sayısında Lokman Uzel imzalı, Fethullah Hocayı ve okullarına konu alan bir yazı yayınlandı. Orkunumuzun bu konuyu demokratik bir tavırla tartışmaya açması çok güzel, ama tartışmadan ziyade öfke dolu atışmaya dönmesi Orkun’un bu önemli hizmetini baltaladı. Halbuki yapılacak olan şey bu yazının eksiklerinin olup olmadığı veya yeni şeylerin ilâve edilmesi olacaktı. Bu konu daha ciddî şekilde değerlendirilmelidir, bu da en çok Türk milliyetçilerinin yapacağı şey olmalıdır.

Ben 29. sayıdaki 3 önemli tavrı incelemek ve kendimden de kısaca birşeyler katmak istiyorum. (Ayrıca bu konunun ciddî anlamda Türk milliyetçileri tarafından tartışılması gerektiğine inanıyorum, hattâ bunun tartışma zemininin Orkun olduğu kadar radyo ve TV de olması gerektiğini düşünüyorum.)

• Yavuz Bülent Bakiler gibi, milliyetçi camiada haklı olarak yer edinmiş birisinin Orkun’da Fethullahçı cemaati ve okulları övmesi tedirgin etti. Bu, “Hocaefendinin” mutlu sona yaklaştığını ve işini ustaca yaptığını gösterir. Sevgili Bakiler, Lokman Uzel’e öyle öfkelenmiş ki, yazısına tehdit ve baskıyla başlıyor. Konuyla da ilgisi olmamasına rağmen kendisinden de bahsediyor. “Turan” isimli şiirini Samanyolu TV’sinde okuduğunu da yazıp, onların milliyetçiliğe karşı olmadıklarını anlatmaya çalışıyor. (Sayın Bakiler “Turan’ şiirini Samanyolu’nda okumasının bedelini bu yazıyla ödemiş olmalı). Bundan sonra da Uzel’in imlâ hatalarını uzun uzadıya bir sayfa kadar anlatıp rezil etmeye çalışıyor, hem de Türk olamayacağını ima ediyor. Halbuki burada önemli olan Uzel’in kimliği veya kompozisyonun bozukluğu değil yazdığı yazının konusu olmalıydı. Uzel konularını ayrıntılı olarak açıklıyor, hattâ belgeliyor. Ama sayın Bakiler ‘şu yanlıştır’ diyemiyor.

Sayın Bakiler, yere göğe sığdıramadığı Fethullahçı okulları “Işığın Gülleri” gibi yavan bir tanımla melekleştiriyor. Hocaefendinin okulları ve cemaati hakkında Bakiler kadar herkesin fikri var. Parayla ayakta duran, parayla ilim-irfan satan, parayla her görüşten insana kendilerini övdüren bir ekol olduğunu herkes biliyor. Sayın Bakiler’in ülkemizde ve Türk dünyasında o kadar çok methedilecek kişi veya cemaat varken Fethullahçıları bize Işığın Gülleri diye dayatması çok ayıptır.

Kapalı kapılar ardında ve önündeki fikirleri birbirini tutmayan bu cemaatin hiçbir yerde şaşırmadığı tek bir politikası vardır, o da anti Türkçülüktür.

Sayın Bakiler, Uzel’in örnek veremediğini yazıyor, halbuki yazının her tarafı örnek.

Daha önce biz ülkücüler ve Türk milliyetçilerine ANAP, Türkiye Gazetesi, Zaman Gazetesi, “Eski ülkücüler” dayatılmıştı, şimdi ise Fetullahçılık. Türk milliyetçileri şimdi de Fethullah Hocanın koltuk değneği olacak.

• Namık Kemal Zeybek ise hemen bir cevap yazmış ve Orkun’un bu yazıyı yayınlamasına kırılıyor.

Zeybek de, bu okulların bir boşluk doldurduğunu yazıyor (hangi boşluk ise). Zeybek’in “bilenler bilir” dediği hizmetlerden birisi de Başbuğu görmezden gelip, Demirel’i Orta Asya’da gezdirip başbuğ yapmaya çalışması olmasın. Veya Zülfü Livaneli’nin paravan ve hiç bitmeyen filmlerine kredi açması mı?

• “Orkuna Gelenler” sayfasında da E. Şimşek adındaki bir okuyucu da Lokman Uzel’in ya Moskof ya Ermeni olabileceğini iddia ederek çok çirkin bir tavıra giriyor. Yani Fethullah hocacıları eleştirenler Ermeni veya soysuz, sevmek saygı duymaksa müslümanlık Türklük. Sevsinler Şimşek ve Şimşek gibileri.

• Benim değerlendirmem ise kısacası şöyle: Fetullahçılık ve diğer ümmetçi ekoller ve okulları, şunları bunları Türk milletinin geleceğine konulmuş dinamitlerdir. Türk adını tarihe gömüp, milleti de Araplaştırmayı en büyük görev bilenler ve bunların araçları, metodları Çinlilerin ipeğinden ve tatlı dilinden daha tehlikelidir.

Esas amaç Türkü Türk’e sürerek Türk milletini ve kültürünü tarihten silmek. Türk milletinin yokoluşuna giden bu yola omuz veren bazı Türk milliyetçileri de bu sonun en büyük sorumluları olacaklardır.

Son olarak da bir merakım var, Rahşan Ecevit, ülkücülere “katil” derken, Türkiye yağmalanırken Doğu Türkistan bayrakları Mesut Yılmaz’ın emriyle duvarlardan indirilirken sayın Zeybekle, sayın Bakiler burada gösterdikleri gibi bir tepki göstermişler miydi?

Sevgi ve saygılar

B.Eryavuz (Norveç)

DİN DÜŞMANI VE ATEİSTLERLE AYNI KULVARDASINIZ

Sayın Orkun dergisi yöneticileri, Haziran sayınızdaki Fethullah Hoca okulları ile ilgili yazınızı tekrar tekrar okudum. Okurken, yazarın kindarlığı, hazımsızlığı ve İslâm düşmanlığı dışında en küçük bir gerçek ile karşılaşamadım. Temmuz sayınızda Y. Bülent Bakiler’in cevabî yazısının başlığında belirtmeye çalıştığınız, böyle bir yazıyı, bilimsel tartışma mazeretleri ile gölgelemeye çalışan anlayışınızı da çok komik buldum. Bütün dünyadaki Türklerin göz nuru ve gurur kaynağı olan, Türk milletinin yüz akı okulları, kin, garez, kıskançlık, düşmanlık ve dinsizlik argümanları ile karalamaya çalışmanızdaki mantığı ve anlayışı bir tür bilimsellik ve demokratlık yaveleri ile geçiştirmeye çalışmanızı gerçek Türkçü ve milliyetçilerinin yutacağını mı sanıyorsunuz? Bu yazınızla sadece Türkiye’de bulunan az sayıdaki din düşmanı ve ateist 68 kuşağı ile aynı kulvara düştüğünüzü farketmiyor musunuz? Ben o okullarda çalışmış ve çalışırken Türk Dünyası Vakfı’nın okullarını da görmüş bir insanım. Oradaki arkadaşlar da bizim okullarımızı tanımaktadırlar. Onlarla hiç görüşmediniz mi? Fethullah Hoca ve talebeleri, gerek yurt içinde ve gerek yurt dışında sizi bu kadar düşmanlığa ve kindarlığa sevkeden ne gibi bir davranış içinde bulunmuşlardır? Fethullah Hoca’nın talebeleri arasında geçmişimde sizin içinizde bulunmuş ve hâlâ da size ve geçmişine sevgi ile bakan insanlar bulunduğunu bilmiyor musunuz? Nasıl bir-iki inançsız Türkçü ve kafatasçı ateistin düşüncelerini esas kabul edebiliyorsunuz? Sayın Orkun yetkilileri, bu yazı Türkiye’deki Türk ve İslâm düşmanlığı müseccel bir gazete ve yazara ait olsaydı ona cevap bile vermeye değer bulmazdım. Ancak, kader birliği, ülkü birliği, inanç birliği içinde olduğunu düşündüğüm bir cenahtan geldiği için çok üzüldüm. Benim gibi binlerce sizi seven insan da üzüldü. Her yönüyle tanınan ve sevilen bir insan olan Yavuz Bülent Bakiler’in tesbitlerini, Lokman Uzel gibi kimliği meçhullerin tesbitlerine tercih edeceğinizi ümit eder, bu yanlışınızı en kısa zamanda ve mertçe tashih etmenizi diler, yanıldığınızı söyleme erdemini göstereceğinizi umarak saygılarımı sunarım.

Mehmet Faruk Güler

Yukarı Ayrancı/ANKARA

FETHULLAH GÜLEN “GÖREVENDİRİLMİŞ” BİR KİMSEDİR

Merhaba arkadaşım,

Sayın “Lokman Uzel”in e-mail adresi varsa ve bana gönderebilirseniz memnun olurum. Yoksa canınız sağolsun.

Yazısını dikkatle okudum. Kendisi ile irtibata geçemesem de, bir iki küçük hususu kendilerine hatırlatmada vesile olmanız için size yazıyorum.

Lokman Bey yazısında bunlara dokunurken, özellikle “Şeriatçılık” konusunu işlemiş. Halbuki bu madalyanın bir yüzü. Diğer yüzüne hiç dokunmamış!..

Meseleye biraz dokunayım; Moskofun parçalanması ile kurulan Türk Cumhuriyetlerinin varlığı başta kimleri tedirgin etti? Türk dünyasından yana değişecek denge karşısında, bunların faaliyetleri konusu, nerelerde tezahür edeceği, kimlerin kullanılacağı, derinlemesine niçin araştırılmıyor?

Bilindiği gibi bu ortamda ağabey durumunda olan ülke; Türkiye… Ne var ki Türkiye’ye bu şansı vermemek için kullanılan lider bozuntuları, onlara “Apo” gibi hediyeler paketlenip verilerek, Türkiye’yi geciktirme, engelleme çabaları hatırda tutularak, gerçekte bu meselenin; Fethullah Gülen’in icraatları ile bağlantısı olup olmadığı düşünülmelidir. Daha açık olarak, Fethullah Gülen’in; % 99’u Müslüman olan “ağabey” durumundaki Türkiye’de boy gösterip serpildikten sonra, Orta Asya Türk Cumhuriyet’lerine açılması fazla dikkat çekmez! Ona gerekli olan iki özellik şu idi;

* Türkiye’den olması (ara sıra Erbakan’a veya Yunan’a karşı Türklüğü savunma gösterisi vs.)

* Bir din görevlisi, hatta Papa ile aynı seviyede görünme çabası.

Dolayısıyla, bu iki özelliğe sahip birinin Orta Asya’da açtığı (açacağı) okullarla, oradaki gencecik Türk dimağlarını kendi öz benliklerine düşman etmesi, yani Türk Milliyetçiliğini eritme çabası, aslında İSLÂM’ı savunduğundan değil, bilhassa dünyada Türk’e doğru değişen dengeden yana rahatsız olan ülkelerin telâşa kapılarak ortaklaşa buldukları bir çözümdür.

Kısacası Fethullah Gülen, TURAN tehlikesine karşı Türk düşmanlarınca görevlendirilmiş biridir.

Ancak bunu bu şekilde değil de, bir takım delillerle kamu oyuna duyurmak gerekir. Tabiî ki bu da para, güç, çevre ile mümkün olur. Maalesef bizim elimizde bu imkân yok. Türkiye’de olmanız sizler için bir şanstır. Derinlemesine bu meseleyi inceleyip, vakit kaybetmeden camiamıza hattâ bütün Türk dünyasına duyurulması kaçınılmazdır.

Yaklaşık 10 yıldır internette olduğumuz süre zarfında, sadece bu ortamda kaybettiğimiz ülküdaşlarımızın sayısı kabarıktır. Kaldı ki internet imkânı olmayanları güçleri(!) sayesinde, kolayca kazanıp işlemişlerdir. Dolayısıyla bütün Türk dünyasına tehlike arzeden böyle bir gücün deşifre edilmesi gerekir.

<a href="mailto:Otuken”>Otuken

SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK DEĞİL

Sayın Orkun dergisi yöneticileri,

Orkun’un Haziran 2000 ayı 28. sayısında Fethullah Gülen’le ilgili yazıyı ve müteakip Temmuz ile Ağustos 2000 Orkun sayılarındaki tekzip ve Fethullah Gülen avukatlığına soyunmuş zat-ı muhteremin yazısını da okudum.

Bu tepkileri normal karşıladım. “Yavuz” hırsız ev sahibi misali zevahiri kurtarmak için kaleme alınmış yazılar.

Edebiyatçılığı tartışılmaz bir değer olan Sayın Y.B.Bakiler’in, Fethullah Hocaefendinin bir müridi olarak yerine getirmeye çalıştığı görevi esnasında, bizim gönlümüzde TURAN’ı bize sevdiren Y.B.Bakiler’den eser kalmamış. Kendisini TURAN ve Türkçülük fikrinden ziyade hocaefendisine adamış görüntülerini ve savunmalarını STV ekranlarından devamlı seyrettiğimiz Y.B.Bakiler Beyefendiye teessüfler ederiz. Yıllarca verdiği mücadelenin sonucunda bu duruma düşmek O’na yakışmamış.

Fethullah Hocaefendi sütten çıkmış ak kaşık değildir. Şu anda hukukî mercilerde hakkında verilmiş bir karar bulunan bu kişinin ele geçen bir kasetinde hakimler ve hukuk için sarfettiği şu sözler kişiliğini yansıtması bakımından önem taşımaktadır.

“-İcabında mahkemenin altını üstüne getireceksin, avucuna alacaksın, arkadaşlara diyorum ki beş bin döktüreceksin, belki geriye biri dönecek. Bu, dershanelerle müsait, destekleriz yani. 1 milyar vereceksiniz, 10 milyonluk tazminat davası alacaksın. Yani önemli olan mahkûm etmektir. Avukat da kiralayacasınız, hakim de kiralayacaksınız…”

Konuşmanın başka bir yerinde ise: “-Demokrasi ve insan hakları maskeleri sökmezse şiddete başvurmak gerek” ifadeleri yer almakta.

Bu kaset ilgili mercilerin elindedir. Bu ve benzer kasetlerle ilgili yayınlar ortadadır.

MGK toplantılarında dile getirilen gerçekler ve yargıya intikal eden deliller ortada dururken Fethullah Hocaefendinin aklama çabalarını boş bir gayret olarak değerlendiriyoruz.

Sayın Orkun yöneticileri, sizlere yapılan bu saldırı tarzındaki yazılara acilen cevap verilmesi, hatta hukuka intikal etme durumunda bu kaset ve belgelerin değerlendirilmesine yol açacak, gerçeklerin gün ışığına çıkmasını sağlayacak bir cevap sürecini başlatacağı kanaatindeyiz.

Saygılarımızla.

E.Alb.Lütfü Değer

(Ankara)

ÜLKÜCÜLÜĞE YAKIŞTIRAMADIM

Sayın Orkun dergisi yetkililerine!

Derginizin bu ayki sayısında yayınlanan ve ne yazık ki bir ülkücüye asla yakıştırmadığım Fetullahçı diye kaleme alınan muhterem Fethullah GÜLEN ve onu sevenleri, muhabbet duyanları tarafından sırf milleti için yapmış oldukları güzellikleri bir çırpıda silip atan bu yazınızı ve yazarınızı, şayet benim tanıdığım ve sevdiğim bu derginin tüm çalışanları (ama inanmıyorum, inanmak istemiyorum) gerçekten bu görüş ve duyguları paylaşıyorsa, sizleri esefle kınıyorum. Bizim Töre’mizde başkalarının hakkında sun’i zan yok, hüsnü zan vardır. Başkalarının yapmış olduğu güzellikleri alkışlamak vardır.

Yazıda kullanmış olduğunuz uslûp âdeta din ve millet düşmanlarının kullandığı bölücülüğü andırıyor. Milyonlarca insanın sevip saydığı ve bu ilim ve bilim okullarını takdir ettiği bir ortamda Orkun’un böyle bir tavır sergilemesini asla (kendimi bir milliyetçi zannediyor olarak) kabul etmiyor ve tekrar kınıyorum. Bu hatadan özür dileyerek, milletimizden hak helâllığı dileyeceğinizi umarak iyi günler dilerim.

Mehmet TÜZ

Manisa

TÜRK MİLLİYETÇİLERİ ARTIK KENDİLERİNİ SORGULAMALI

Sayın Orkun dergisi yöneticileri,

İlk çıktığı günden beri derginizi aralıksız izleyen, 30 yıldır milliyetçi çizgiden ayrılmayan ve mücadele veren birisiyim.

28. sayınızda Fethullahçı okullar ile ilgili yazınızı takdirle okudum. Sizleri kutlarım. Türk milliyetçileri artık bazı konularda kendilerini ciddî olarak sorgulamalı ve net çizgisini belirlemelidir.

Milli Kurtuluş Savaşı’na hürmet eden bizler, onun eşsiz lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü Türk büyüklerinden sayıyor isek, Cumhuriyet düşmanı şeriatçılarla, Atatürk’e küfür eden hainlerle ne beraberliğimiz olabilir?

Elbette ki Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkıp yerine şeriat düzeni getirme uğraşı içinde olanların maskesi indirilecektir. Onlarla gizli veya açık ittifak hâlinde olanlar, rahmetli Başbuğumuzun buyurduğu gibi Demokratik, Lâik, Çağdaş Sosyal Hukuk devletinden yana olmayanlar bizden midir, değil midir? Tartışmamız lâzım.

Açık yürekliliğinizden ve açık sözlülüğünüzden dolayı kutlar, saygılar sunarım.

Orhan SÜNER

Emekli Kurmay Albay

NESNEL DAYANAĞI OLMAYAN BİR YAZI

Öncelikle dergiyi yeni takip etmeye başlamıştım… Ta ki FETHULLAH GÜLEN hocaefendi hakkında çıkan yazıyı görene kadar… Bu yazıyı yazan arkadaşın amacını anlayamadım. Hiçbir nesnel dayanağı olmayan yazıyı yazmamalıydı. Yazısını objektif olarak yazdığını söyleyen bu insan, yazıdan anlaşıldığı kadarıyla sadece kendi basit düşüncelerini karalamıştır… Bu nedenle derginizi takip etmeme kararı alıyorum… Ve yazıyı okuyup tashih makamında olup da düzeltmeyen ve müdahale etmeyen insanları kınıyorum…

Cihan SIRMA

“Cihanbey@hotmail.com”

NURCULARIN TÜRKÇÜLÜK TASLAMASI TEZAT DEĞİL Mİ?

Sayın Yazı müdürü,

Orkun’daki tartışmayı takip ediyoruz. Tam olarak anlayamadığımız konu şudur:

1. Fethullah Gülen, Said-i Nursî öğretisine mensup, bu ekolden yetişmiş bir kimsedir. Kendisi de bunu inkâr etmiyor. Nurculuğun çeşitli kollarından birinin başında bulunuyor. Cemaati, çoğunlukla Nurculardan meydana geliyor. Sempatizanları arasında ise (Sayın Ecevit gibi) Nurcu olmayanlar da bulunuyor.

2. Bu konumdaki bir kimsenin, yurt içinde ve dışında açtığı /açacağı okullarda kendi öğretisinin telkinini yapması normal ve tutarlıdır. Amacın da bu olması gerekir. Bu gerçek samimiyetle ifade edildiği takdirde kimsenin diyeceği bir şey kalmaz. Doğru veya yanlış, uygun veya uygunsuz olduğu ayrıca tartışılabilir ama, Fethullahçı adı verilen akım, o zaman -okullar konusunda- tutarsızlıkla suçlanamaz.

3. Fethullahçılar, özellikle yurt dışındaki okulları, Türk kültürünü yaymak, İstiklâl Marşı okutmak, Atatürk ilkelerini benimsetmek (Atatürk köşeleri yapmak, onun resimlerini asmak vb) gayeleriyle açtıklarını ileri sürüyorlar. Halbuki, bütün bunlar Nurculuğun özünde ve uygulamasında yer almıyor. Şu hâlde, asıl amacın gizli tutulduğu varsayımı haklı gözüküyor.

4. Bağımsızlığını yeni kazanmış Türk cumhuriyetlerinde Türk okulları açmak, temelde milliyetçi, hattâ neredeyse Türkçü bir yaklaşım görüntüsü veriyor. Oysa Said-i Nursî, kitaplarının çoğunda milliyetçiliğe karşı çıkıp, bu ülküyü benimseyenleri münkir, mülhid, münafık olarak suçluyor. Saygıyla, âdeta vecdle bağlandıkları üstadlarının bu görüşlerine şimdi Nurcuların ve Fethullah Gülen’in sırt çevirdiği, yani Nurculuğu saptırdığı söylenemez. Bu çelişkinin izahı nedir?

Anlaşılıyor ki, Gülen’i ve okullarını savunanlar, bu çelişkiyi ya görmüyorlar, ya görmezlikten geliyorlar, yahut da görmek işlerine gelmiyor.

Konunun can damarı zannımızca buradadır. Bu basit sorunun cevabı dürüstçe verilmediği takdirde tartışmalar da, aldatmacalar da sürüp gidecektir.

Orkun büyük bir hizmet veriyor. Lütfen devam ediniz. Sizinle beraberiz.

18 Ülkücü adına

Hayati Belemiroğlu / Yozgat

YAZAR ABİM AKLINI BAŞINA TOPLA

Orkun dergisi ilgililerine,

Sayın yazar ve yetkili beyler, derginizin Haziran sayısını okudum ve irkildim. “Sır Perdesi Aralanıyor Fethullahçı Okulların Orta Asya Macerası” başlıklı yazı kaleme alınmış ve yarı yanlış ifadeler yazılmış. Madem Türkçü dergisiniz önce isminize bir inanmanız lâzım. F. Gülen ve cemaati gidip orada okul açmışsa ve orada Türkçe öğretiliyorsa ve İstiklâl Marşı okutuluyorsa gocunmak değil, gurur duymak gerekir. Bir kere ben orada 2 yıl yaşadım. İlk misafir olarak gittiğimizde vardı, gelirken de vardı Atatürk resimleri. Bu haber 1. yalan. Zaman gazetesi Avrupa’daki Türklerin parasını toplamış ve çarçur edilmiş. Bunu veren rahatsız değil Lokman Uzel niye rahatsız olmuş. Kendi istemiş de oradaki Türkler demek ki para vermemiş. O paralar çarçur olmuyor. Bu yazarın 2. yalanı. Türkiye’de şeriat orduları yoktur. Hocaefendinin de öyle niyeti yoktur. 3. yalan. Yalanlar bu şekilde devam ediyor. Sayın yazar abim aklını başına topla, kimi karaladığını düşün, kime hizmet ettiğini düşün. Siz F. Gülen Hocaefendiyi karalamakla kendi şerefinizi düşürürsünüz. Siz kendinizi tanıtmak istiyorsanız hizmet edin. Kazakistan’a sizde bir okul açın kolay olanı seçip yapılan işleri karalamayın. Sizi Cenab-ı Allah kabul ederse hizmetinizi halka da kabul ettirir, sevdirir. Daha iyi yazılar yazmanız dileğiyle hoşçakalın.

İrfan AYDEMİR

Hatay/Dörtyol/Payas

TAVİZSİZ BİR TÜRKÇÜLÜK YAPMALISINIZ

Sayın Altan Deliorman,

Orkun dergisi yayına başladığı ilk sayısından beri dergiyi beğeni ile takip eden bir Türkçüyüm. Sizin için ise bir ATSIZ ürünü beyin olarak sempati duyuyorum.

Sayın Deliorman, bu haftaki Orkun Dergisi elime geçtiği zaman Nurculara verdiğiniz taviz yüzünden son derece üzüldüm. Lokman UZEL imzalı yazıda bahsedilen konular doğrudur. Ancak yetersizdir. Fethullah, Amerika’nın emrinde, İslâmın ve Türk dünyasının başına musallat edilmiş bir kimsedir. Onun gerçek çalışmaları mutlaka önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır. Size yakışan, ATSIZ gibi tavizsiz Türkçülük yapmanızdır. Unutmayınız ki Nurcularla Türkçüler kat’i surette bir noktaya gelemezler. Yavuz Bülent BAKİLER gibi bir Nurcunun Türkçülerin dergisinde yazı yazması bizim hazmedemeyeceğimiz bir tavizdir.

Sayın Deliorman, sizin arkanızda Türkçü Bozkurtlar tunçtan bir kale gibi saf dizilmişlerdir. ATSIZ’ın talebesi olarak Nurcularla mücadele etmezseniz ya da Nurcuların baskısına boyun eğip onlara taviz verirseniz kendi şahsiyetinizi Türkçü camiada zedelersiniz. Biz Türkçüleri Orkun dergisinden mahrum bırakırsınız. Bu yazıyı eleştiri maksatlı yazdığım için lütfen üslûbumu hoş görünüz. Fakat ATSIZ gibi olmaya devam ediniz. Saygılarımla.

GÖKTANRI TÜRK’Ü KORUSUN

Semih Turan GÜLALTAY

(Yozgat Cezaevi)

ÖZBEKİSTAN FETHULAHÇI OKULLARI NİÇİN KAPATTI?

Dergimizin sayın yöneticileri,

“Fethullahçı okullar” tartışmasını başlatmanız bence isabetli oldu. Madem kimsenin gizlisi saklısı, takiyesi, art niyeti yok, o hâlde bu konunun tartışılmasından niye kaçınılsın? Tartışmaya öfkeli bir tepki gösterilmesinin sebebini ise anlayabilmiş değilim.

Bu okulların iç yüzünü en iyi bilme durumunda olanlar, şüphesiz Türk cumhuriyetlerindeki elçilerimizdir. Acaba onlar ne biliyorlar ve ne düşünüyorlar? Bildiklerini, acaba resmî devlet memuru oldukları için açıklayamıyorlar mı?

Büyükelçilerin Fethullahçı Okullar hakkındaki görüşleri, geçen ay Dış İşleri yetkililerine ve daha sonra Ecevit’e verilen brifinglerde ortaya çıktı. Büyükelçiler, Türk cumhuriyetlerindeki resmî okulların eğitim kalitesinden şikâyetçi. Buna karşılık, Fethullah Gülen’in okullarında kalite daha yüksek. Bu sebeple, büyük elçiler de çocuklarını Fethullahçı okullara gönderiyorlar. Bu yüzden de, adı geçen okulları tenkid edemiyor, hattâ denetleyemiyorlar. Çocukları oralarda okuyor da ondan.

Büyükelçiler, bu okullardan çok sayıda şikâyet aldıklarını söylüyorlar. Özellikle yatılı okuyan öğrencilerin aileleri şikâyetçi. Yurtlarda kalan çocuklar, bir süre sonra annelerine “Sen neden başını örtmüyorsun? Bu günah. Doğru değil” demeye başlıyorlarmış. Bu da, yurtlarda nasıl telkinler yapıldığını ortaya koyuyor.

Fethullah Gülen’in okullarında Vehbi Vakkasoğlu imzalı kitaplar okutuluyormuş. (Vakkasoğlu, tanınmış Nurculardan biridir). Bu kitaplarda, Atatürk’ün I. Dünya Savaşı’nda Irak’ta bozguna uğrayınca Vahdettin’e sığındığı, sonra da ona ihanet edip saltanattan uzaklaştırdığı yazılıymış. Büyükelçilerin ifadeleri böyle.

Gülen’in okullarında görev yapan genel müdür veya müdürlere “başimam” veya “imam” olarak hitap edildiği de bu brifingte ortaya çıkmış bulunuyor.

Özbekistan yönetiminin Fethullahçı okulları kapattığını da bu vesileyle öğrenmiş bulunuyoruz. Özbekistan Büyükelçisi Umur Apaydın, Özbekistan yönetiminin bu okullardaki irticaî ve bölücü faaliyetleri tespit ettiğini belirtiyor. Fethullahçı okullarda okutulan bazı kitapların içi oyularak, buralara bölücülük ve irtica propagandası yapılan kasetler yerleştirilmiş. Özbek hükûmeti de bütün bunları tespit ettiği için okulları kapatmış. Bu konuyla ilgili belge ve dokümanlar Özbek yönetiminin elinde bulunuyormuş.

Bu gizli brifinge ait haberler (Fethullahçılığa arka çıkmayan) bir kısım yayın organlarında neşredildi ve dolayısıyla artık gizliliği filân da kalmadı.

Hal böyleyken, derginizde Fethullahçı okulları savunma fırsatı bulanların bu hususlardan hiç bahsetmemesini yadırgamamız gerekir. Dürüstlük ve tarafsızlık bir tarafa, akıl ve iz’an sahibi olmak yeterlidir. Buna rağmen, gözlerini gerçeklere kapamakta ısrar edenler çıkarsa ne diyelim. Allah onlara selâmet versin.

Orkun’a uzun ömürler, size başarılar dilerim efendim.

Seyfettin Alpar

Lüleburgaz
 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -