Ana Sayfa 1998-2012 Dünden Sesler: Atatürk’ün Ülküsü

Dünden Sesler: Atatürk’ün Ülküsü

Dünkü yazımızda, Atatürk’ün milliyetçilik ülküsüne ne derece kuvvetle malik bulunduğunu gösteren birkaç örneği belirtmiştik. Bugün, millî duyguya yönelişini Atatürk’ün hâtıralarından dinleyelim:

- Reklam -

“Kurmaylık stajı için verildiğim süvari alayı Hayfa’da bulunuyordu. Kışla ile deniz arasında geniş bir talim alanı vardı ve piyade acemi eğitim devri yeni başlamıştı. Erleri bölgeden toplanmış Arap gençlerinden, öğretici kadro da tecrübeli ve Anadolu kıta çavuşları olan Türk delikanlılarından kurulu idi. Katıldığım bölüğün alaydan yetişmiş Makedonya Türklerinden ileri yaşlı bir yüzbaşısı vardı. Erlere çavuşlar talim yaptırıyor, biz subaylar orada dolaşarak çalışmaları takip ve kontrol ediyorduk. Yüzbaşı çavuşlara karşı sert davranıyor, yeni erlere ise fazla şefkatli görünüyordu. Onların herhangi bir şekilde azarlanmasına, hırpalanmasına gönlü razı olmadığını ısrarla söylüyordu… Halbuki talimlerde Türkçe bilmedikleri için çavuşların söylediklerini iyi anlamayan kimi erlerin yanlış hareke tlerinin zaman zaman çavuşların sabırlarını tükettiği, sertçe davranışlara yol açtığı da oluyordu…

Bir gün yüzbaşı, bu yolda hareketten kendini alıkoyamayan bir çavuşunu mimlemiş ve talimden döndükten sonra, birlikte oturduğumuz bölük komutanlığı odasına çağırmıştı. Takım komutanı ile birlikte gelerek yüzbaşısını saygı ile askerce selâmlayan çavuş yirmi beş yaşlarında dinç ve yakışıklı, ince bıyıklı, elmacık kemikleri fazla kabarık, uyanık bir Türk çocuğu idi. Yüzbaşı, onun millî şerefini ağır şekilde hançerleyen “Türk” sözleriyle azarlamaya başlamıştı. “Sen nasıl olur da kavm-î necib-i Arab’a mensup Peygamberimiz efendimizin mübarek soyundan olan bu çocuklara sert davranırsın, ağır sözler söyler, onların kalbini kırarsın? Kendini bil, sen onların ayağına su dökmeye bile lâyık değilsin” gibi gittikçe mânasızlaşan, fakat yaşlı yüzbaşının samimi inancından kuvvet alan sözlerle hakaret ediyor, gittikçe mânasızlaşan, fakat yaşlı yüzbaşının samimi inancından kuvvet alan sözlerle hakaret ediyor, gittikçe asabileşiyordu… Ben dikkatle çavuşun yüz ifadesini takip ediyordum. Başlangıçta, üstünde babaya duyulan bir saygının samimiyeti okunan çizgiler sertleşmeye, içten gelen haklı bir isyanın ateşleri gözlerinden okunmaya başlamıştı. Fakat gerçek itaatın sembolü olan her Türk askeri gibi bu da iç duygularını gemlemesini bildi. Sessizce göz pınarlarından dökülmeyle başlayan yaş damlaları yanaklarından birbirini kovalayarak bıyıkları üstünde toplanıyordu.. Ben bir taraftan üzgün ve sinirli bu sahneyi seyreder ve söylenenleri dinlerken, bir yandan da içimde bir isyan duygusu şahlanıyor ve şöyle düşünüyordum: “O erin bağlı olduğu kavim birçok bakımdan necib olabilirdi. Fakat, çavuşun, yüzbaşının ve benim bağlı olduğum kavmin tarihlerini şerefle dolduran büyük ve asil bir millet olduğu da şüphe götürmez bir gerçekti. Türklük hakkındaki o günkü görüş ise, doğrudan doğruya Türk aydınlarının kendi kendini bilmemesinden ve başka milletlerde şu veya bu sebeple üstünlük var sayarak, kendini onlardan aşağı görüp nefsine olan güveni kaybetmesindendir… Artık bu yanlış görüşe s on vermek, Türklüğümüzü bütün aseleti ve necabeti ile tanımak ve tanıtmak gerekmekteydi! Dedim ve ondan beri anandığım bu gerçeğe bütün Türklerin inanmasını, bununla övünüp güvenmesini ÜLKÜ bildim.

***

Atatürk’ün milliyetçiliğini belirten pek çok ifade ve hâdise vardır. Bunların arasından sadece birini, az bilinmekte oluşunu dikkate alarak, naklettik. Bir liderin kendi ağzından kendini bu kadar açık ve net şekilde anlatmasına karşı, hâlâ O’na başka ideolojilerin mensubu imiş gibi yakıştırmalarda bulunmak şüphesiz kasıtlı bir davranıştır. Düpedüz iftiradır.

Önce “Atatürk milliyetçiliği” gibi bir yakıştırma ile ortaya çıkarak Atatürk’ü –mensubiyetiyle şeref duyduğu- Türk milliyetçiliğinden ayırmak, sonra da sosyalizme, beynelminelciliğe, insancılığa filân mal etmeye kalkışmak son derece tehlikeli bir harekettir.

Bu konuda uyanık bulunmak lâzımdır.

- Reklam -

(Tercüman 29 Eylül 1983)

 

Orkun'dan Seçmeler

Türkiye Nereye Koşuyor?

Ergenekun

- Reklam -