Basında yer alan haberlere göre, Öcalan’ın bir kitabı İngiltere’de yayınlanmış. Buna şaşmak mı lâzım, kızmak mı, kestirmesi güç.
Öcalan kim? Suçları mahkemece kanıtlanmış, idama mahkûm edilmiş, idam cezasının kalkması üzerine cezası müebbet hapse çevrilmiş bir hükümlü. İmralı’da “sıkı güvenlik tedbirleri” altında bu cezasını çekiyor.
Onu asılmaktan kurtaranın, bizim o zamanki hükûmetin Amerikalılara verdiği idam etmeme sözü olduğunu bilmeyen yok. Öcalan, hayatını bu söze, daha doğrusu olayların o şekilde gelişmesine borçlu. Bu durumdaki bir mahkûm ne yapar? Paçayı kurtardığına şükredip yeni dertler açmaktan kaçınmaz mı? Elbette öyle olm sı gerekir. Olmuyorsa da yetkili makamlar böyle oldurur.
Düşünebiliyor musunuz: Tecrit edilmiş bulunan, yani dışarıyla alâkası asgari hadde indirilmiş bir mahkûm oturup rahat rahat kitap yazıyor, bunu ilgili gördüğü kimselere ulaştırıp bastırılmasını sağlıyor. Hiç suçu olmayan, mahkûmiyeti bulunmayan nice yazar kitabını bastırma imkânına kavuşamazken, bu yüzden belki de çok değerli eserler gün ışığına çıkamazken Öcalan’ın kitabı piyasada.
Haberde deniliyor ki, Öcalan, kitabın müsveddelerini, görüşmeler sırasında avukatlarına parça parça vermiş, onlar da bu parçaları birleştirip yayıncıya devretmişler. İyi de görüşmelerde hazır bulunan görevliler yok mu, o görüşmeler banda alınıp tutanak hâline getirilmiyor mu? Öyleyse tomar tomar müsvedde el değiştirirken görevliler ne yapıyordu? Bu işin içinde başka işler aranması kaçınılmaz.
Anlaşılan o ki, Öcalan, on binlerce masumun kanına girmiş bir terörist olduğunu unutturup dünya kamuoyunun karşısına bu defa bir fikir adamıymış gibi çıkmanın hesaplarını yapıyor. Birileri de bu hesaplara âlet oluyor. Neyin karşılığında? Sormak ve araştırmak lâzım. Bu yolda gayretler olduğuna dair henüz bir bilgi ulaşmış değil.
Artık açıkça belli ki, Avrupa hem PKK’nın, hem de Öcalan’ın arkasında. Suriye’den kaçtığı zaman Avrupa başkentlerinde bir türlü tutuklanmadığını ve ancak Kenya gibi uzak bir Afrika ülkesindeki operasyonla derdest edildiğini hatırlayalım. Para kaynaklarının Avrupa ülkelerinde organize edildiğini, Kürtçü derneklerin bu ülkelerde serbestçe cirit attığını bilmeyen yok. Demek oluyor ki, Öcalan bu tavırdan cesaret almaktadır. Böyle davrananlar da bizim Avrupa Birliği içinde gelecekteki yol arkadaşlarımız olacaklar. Kimlerle yola koyulduğumuzu hâlâ görmezden gelip gaflet uykusuna yatmış münevveranımızın kulakları çınlasın.
Öcalan yakında bir de belgesel çekip Avrupa’daki televizyon kanallarına verirse hiç şaşmayalım. Tepkisiz ve tedbirsiz yönetimlere revadır.
