Ana Sayfa 1998-2012 Boğazlıyan Kaymakamı Kemal ve Bayburt Kaymakamı Nusret Beyle...

Boğazlıyan Kaymakamı Kemal ve Bayburt Kaymakamı Nusret Beyle…

Düşman donanması 13 Kasım 1918’de, sadece Osmanlı padişahının ikametgâhı değil, aynı zamanda Devlet Başkanlığı makamı olan Dolmabahçe Sarayı’nın önünde demirler. Topların tehditkâr namlularını saraya çevirir.

- Reklam -

8 Şubat 1919’da Fransızların Doğu Orduları Komutanı Mareşal Franşe Despere, rıhtımda ayaklarının altına serilen Türk bayrağını çiğneyerek Rum, Ermeni, Yahudi ve Levantenlerin çılgınca alkışları arasında ve tıpkı Fatih’in İstanbul’a girerken bindiği gibi beyaz bir atın üzerinde bugünkü İstiklâl Caddesi’ni boydan boya geçerek Fransız Sefareti’nin önüne gelir.

Bu arada, düşman çizmeleri altında çiğnenen Türk vatanından, Fransız ve İngilizlerin himmetiyle bir parça koparmak isteyen dünün azılı Türk düşmanları, elleri kanlı katiller gadre uğramış insanlar pozunda ortaya atılırlar. Kendilerini sürgüne tâbi tutanların cezalandırılmasını isterler. Osmanlı Hükûmeti ve hattâ hükümdar onları haklı görür.1

Bu arada Tevfik Paşa Hükûmeti’nin kurduğu Tahkik-i Fecâyi Komusyonu çalışmalarına başlamıştır. Komisyona tehcire tâbi tutulan Rum ve Ermeniler hakkında tahkikatta bulunarak onların mağduriyetini önlemek gibi bir görev verilmiştir. İstinaf Mahkemesi âzâlarından Artin Efendi’yle, Adliye Nezareti Umur-u Hukukiye Müdür Muavini Haralambos Efendi komisyon üyesidirler. Eski Bitlis Valisi Mazhar Bey, komisyon başkanıdır.2

Fakat hiçbir fert ve komisyonun ve hattâ hükûmetin, İngiliz siyasî komiserlerinin arzularına aykırı bir tespitte bulunabilmeleri esasen imkânsızdır. Bu o kadar böyledir ki, Ermeni koykırımı iddiaları üzerine Tevfik Paşa Hükûmeti 26 Mart 1919 tarihinde 1. Dünya Savaşı’nda taraf olmamış İspanya. İsviçre, Danimarka, İsveç ve Norveç’ten bu iddiaları incelemek üzere ikişer hukukçu gönderilmesini istemiştir. Fakat bu teşebbüs İngilizlerin müdahalesi üzerine sonuçsuz kalmıştır.3

Aslında Tevfik Paşa Hükûmeti bir kukla hükûmettir ve zaten bu hükûmete Türk Hükûmeti demek de pek mümkün değildir.

Şöyle ki;

- Reklam -

Ticaret ve Ziraat Nazırı Kostaki Vayani Efendi’dir. Posta Telgraf Nazırlığı’na Oskar Efendi getirilir, fakat Oskar Efendi bu görevi reddettiği için yerine Cebel-i Lübnan Mutasarrıfı Yusuf Franko tayin edilir. Halep doğumlu Katolik Rum olan bu Yusuf Franko, İstanbul’daki Fransız Yüksek Komiseri Defrance’ın bacanağıdır!4

Memurîn ve Sicil-i Ahvâl Müdürü Timo Leon Efendi, çok daha önemli bir makam olan Dahiliye Nezareti Heyet-i Teftişiye Müdüriyet-i Umumiyesi’ne atanır, Dahiliye Memurîn ve Sicil-i Ahvâl Müdürlüğü’ne Ohannes Ferit, Birinci Sınıf Mülkiye Müfettişliği’ne de Haraçyan Efendi getirilir. Maliye Nezareti Müsteşarlığı’nda bir başka Ermeni oturmaktadır: Mihran Düz.5

Damad Ferit iktidara gelince Kostakia Vayani’yi Âyân Meclisi üyeliğine tayin edecek, Âyân Meclisi Reis Vekilliği koltuklarına da bir Rumla bir Ermeniyi oturtacaktır.

Aristidi Paşa ve Azaryan

EfendiHerhalde rıhtımda, Mareşal Despere’nin ayaklarının altına Türk bayrağı sermek gibi bir alçaklığı irtikâp ettiklerinden hükûmetin azınlıklara gösterdiği bu itibar mahkemelere de yansır. Hükûmet 14 Aralık 1918’de Ermeni Tehciri sırasında suç işleyenlerin yurdun çeşitli bölgelerinde kurulacak Divan-ı Harplerde yargılanmalarına karar vermiştir.6

- Reklam -

İlk Divan-ı Harp Mahkemesi bu karardan 48 saat sonra 16 Aralık’ta İstanbul’da kurulur. Divan Başkanı emekli ferîk yani tümgeneral Mahmut Hayret Paşa’dır.

Yedeklerle birlikte 8 üyeden teşekkül eden mahkeme heyetinin dördü azınlıktır! Başkan dahil, üç asker üyesinin üçü de emeklidir. Bunlardan Ali Nadir Paşa, İzmir’i kolayca Yunanlılara teslim edecek, Süleymaniyeli Mustafa Paşa da Atatürk ve arkadaşlarına idam kararı veren mahkemenin başkanlığını yapacaktır ki, bu subaylar muhtemelen İttihat Terakki tarafından ordudan tasfiye edilmiş subaylardır.

Heyette bir de milliyeti ve hattâ dini meçhul olan Sami adında bir savcı vardır. Dersaadet İstinaf Mahkemesi’nden Artin Musdicyan, Beyoğlu Bidayet Mahkemesi’nden Moiz Zeki ve Misak Margaryan’la Dimitraki efendiler de heyetin azınlık üyeleridir.8 Sina Akşin’in dediği gibi9 şayet Sami adındaki savcı Yahudi ise mahkeme heyetinde azınlıklar beşe üç üstünlük sağlıyor demektir.

Biz azınlıkları bir kenara itip Müslümanlar üzerinde biraz durmak istiyoruz: Ali Nadir Paşa hakkındaki aytınlatıcı bilgiye sahip değiliz. Falih Rıfkı Atay, mahkeme başkanı Mahmut Hayret Paşa’dan, “Harp Divanı’nın başında pek açık Arnavut şivesiyle bir sakallı paşa” diye bahseder.10 Mahmut Hayret Paşa ayrıca Türk vatanperverlerini suçlayan ve başyazarı Millî Mücadele aleyhindeki yazılarından dolayı linç edilen, Mihran Nakkaşyan’ın Sabah gazetesi tarafından da hararetle desteklenmektedir.11 Süleymaniyeli Mustafa Paşa ise Kürt Teâli Cemiyeti’nin üyesidir.12

Yani evliya bile olsa bir Türk evlâdının bu mahkemeden ceza almadan çıkması hemen hemen imkânsızdır!

Nadir Paşa’nın “Azadan Musdicyan Efendi’nin nüfuzuna tâbi olmakla suçladığı”13 Hayret Paşa Divanı, Tevfik Paşa Kabinesi’nin istifası üzerine 4 Mart 1919’da kurulan Damat Ferit Hükûmeti’nce dağıtılır. Gerçekten de Mihran Nakkaşyan tarafından yayınlanan Sabah gazetesinde göklere çıkarılan Hayret Paşa, Ermenilere ve diğer azınlıklara mensup mahkeme üyelerinin hazırladıkları soruşturma evraklarıyla aleyhteki şahitlerin ifadelerinden de etkilenmiştir.14

Damat Ferit Paşa yeni bir Harp Divanı teşekkül ettirir. Hayret Paşa Divanı’nın bütün dâvâ dosyaları yeni divana devredilir. Divan Başkanlığı’na önce Erkân-ı Harp Mirlivalarından Ali Fevzi Paşa, onun istifası üzerine de Kürt Teâli Cemiyeti üyesi Süleymaniyeli Mustafa Nâzım Paşa getirilir. Adliye Nezâreti Umur-u Hukukîye Müdür Muavini Haralambos Efendi savcı yardımcılığı koltuğuna oturtulur. Eski Halep Mebusu Artin Boşgezenyan, Misak Margaryan, İkinci Ticaret Mahkemesi üyelerinden Dimitraki Efendi, İzmir İstinaf Savcısı Cevat ve Emniyet-i Umumiye Seyr ü Sefain Müdürü milliyeti meçhul Hüsnü Bey’le, milliyeti meçhul Nazif Bey de sorgu hâkimidirler. Bu takıma bilâhare Aşçıyan adında bir Ermeni daha sorgu hâkimi olarak ilâve edilir. Milliyeti meçhul Nazif istifa edince yerine kim gelir, biliyor musunuz?

– Şûra-yı Devlet Mülga Mahkeme-i İstinafiye üyelerinden Sait Molla!

– O kim?

– İngiliz casusu olduğu bugün artık şeksiz şüphesiz ortaya çıkan bir vatan haini!

Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey rahmetlisiyle, Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey rahmetlisinin hangi siyasî komploya kurban edildiğinin kavranması için de, bugün düşman ellerde dolaşan soykırımla ilgili mahkeme kararlarının niçin hiçbir kıymet ifade etmediğinin anlaşılması için de bu Sait Molla ve Mustafa Nâzım üzerinde biraz duracağız.

İNGİLİZLERİN MAAŞA BAĞLADIĞI PARTİ KURUCUSU

Bu parti kurucusundan söz etmeden birkaç satırla Hürriyet ve İtilâf Partisi’nden bahsetmemiz gerekiyor.

4 Mart 1919’da hükûmetin Damat Ferit’e teslim edilmesi demek, aslında 1910’dan beri muhalefette kokuşmuş olan Hürriyet ve İtilâf Partisi’nin iktidara gelmesi demekti. Bu parti, 1918 yılı sonlarına doğru Damat Ferit’in girişimiyle yeniden kurulmuş, Genel Başkanlığa Sultan Abdülhamid’in Baş Mâbeyncisi Nuri Paşa, Genel Sekreterliğe de Ali Kemal getirilmişti.

Hürriyet ve İtilâf’ın ilk işi Osmanlı Hükûmeti’nin cezalandırmak için Rus Çarına, İngiltere Kralına ve Fransa Cumhurbaşkanına birer şikâyet telgrafı çekerek, memleketin iç işlerine karışmalarını istemek oldu15. Fakat parti daha çok İngilizlerle iş birliği hâlindeydi. Partinin gizli genel başkanı olan Damat Ferit, 12 Eylül 1919’da İngiltere temsilcisiyle “İngiliz mandasının kabulüne dair” gizli bir anlaşma yapmış, bir gün sonra da müttefiklerden Mustafa Kemal’in ezilmesi için izin istemişti.

Partinin kurucularından biri olan Miralay Sâdık Bey, bilahare Mısır’a gidip, İngilizlerin himayesine girmiş ve rahmetli Celâl Bayar’ın deyimiyle, İngilizlerin adamı olmuştu ki,17 İstanbul’daki İngiliz Gizli Teşkilâtı’nın yönetici kadrosundan General Deeds, Mısır’daki Miralay Sâdık Bey’e ayda 40 İngiliz lirası verdiklerini itiraf etmiştir.18

Yani Boğazlıyan Kaymakamı Kemal ve Urfa Matasarrıfı Nusret Bey, yargılanırken ülkeyi İngiliz Sefareti’nin talepleri doğrultusunda yöneten bir hükûmet vardı! Bilâhare Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbi olarak anılacak bu olağanüstü mahkeme, istilâcıların, Türkiye’ye hükmetmek için harekete geçirdikleri bir mekanizmadan ibarettir!

O hâlde bu takımın, Kürt Teâli Cemiyeti’ne mensup Mustafa Nâzım’ı olağanüstü mahkemenin başkanlığına, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nden Sait Molla’yı da sorgu hâkimliğine getirmesi tesadüf değildi.

Bakınız Kemalettin Şükrü, “Mütareke Acıları” isimli eserinde bu mahkemenin hangi maksatla kurulduğunu nasıl anlatıyor: “Nâzım Paşa Divan-ı Harbi’nin teşekkülünden maksat meydanda idi: İngilizlere yaranmak, Rum ve Ermenileri memnun etmek için derhal birkaç kurban vermek!”19

Fethi Okyar’ın “En hunhar canavarlar tıynetinde yaratılmış bir cellât” şeklinde tavsif ettiği20 bu Nemrut Mustafa, Ermeni gazetelerine iç güvenliğimiz aleyhine beyanlarda bulunacak kadar Türk’e ve Türkiye’ye düşmandır! Bu beyanlar sebebiyle sorguya çekilen21 paşa, Türklük aleyhindeki davranışlarından ve bölücü faaliyetlerinden dolayı görevinden alınmıştır.22

Nemrut Mustafa Paşa’nın bir ara Türk gizli teşkilâtı olan Teşkilât-ı Mahsusa’ya alındığını ve Diyarbakır’da istihdamı için Harbiye Nezareti’nin onayının da sağlandığını yazan örgütün Mim Mim Grubu Başkanı Hüsamettin Ertürk, bu seviyesiz mahkeme başkanı için şu değerli bilgileri verir: “Fakat Millî Mücadele senelerinde İngiliz İşgal Kuvvetleri’nin emriyle çalışmış, birkaç vatanperveri idama mahkûm eylemiştir. Bedirhanîlerden olan paşa ayrıca Şeyh Sait İsyanı’nı da hazırlamıştır!”23 (Devam edecek)

DİPNOTLARI

1. Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya, c.1, Ankara, 1973, s.125.

2. Necdet Bilgi, Ermeni Tehciri ve Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyin Yargılanması, Ankara, 1999, s.49.

3. İsmail Özçelik, Ermeni İddiaları ve Gerçekler, Ankara, 2001, s.73.

4. Sina Akşin, İstanbul Hükûmetleri ve Millî Mücadele, İstanbul, 1983, s.177.

5. Necdet Bilgi, age, s.54.

6. Necdet Bilgi, age, s.60, 101 numaralı dipnot.

7. Karar metni için bakınız, Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), Ankara, 1994, s. 189-191.

8. Necdet Bilgi, age, s.96.

9. Sina Akşin, age, s. 141, 129 numaralı dipnot.

10. Falih Rıfkı Atay, Çankaya, İstanbul, 1984, s. 162.

11. Necdet Bilgi, age, s.77.

12. Falih Rıfkı Atay, age, s. 204.

13. Necdet Bilgi, age, s.99.

14. Necdet Bilgi, age, s.98.

15. Celâl Bayar, Ben de Yazdım, c.4, İstanbul, 1967, s. 1344.

16. Tülay Duran, 150’liklerden Sait Molla’nın Mektubu, sayısı: 30, İstanbul, 1999, s. 70.

17. Miralay Sadık, Mısır’dan Bahriye Nazırına yazdığı mektupta şöyle diyordu: Arz-ı âcîzidir.

İngiltere Devlet-i Fehimesi altı seneden beri bizi himaye bayrağı altında muhafaza ve bilhassa dört seneden beri de altı nüfustan müteşekkil heyet-i ailemi iaşe ederek hayatımızı muhafaza eyledi.

(Bu mektubun tamamı 2.1.1938 tarihli Tan gazetesinde yayınlanmıştır).

18. Celâl Bayar, age, s.1345, 2 numaralı dipnot.

19. Kemalettin Şükrü, Mütareke Acıları, İstanbul, 1930, s.126.

20. Fethi Okyar, Üç Devirde Bir Adam, İstanbul, 1980, s., 238.

21. M. Tayyip Gökbilgin, Millî Mücadele Başlarken, II, Ankara, 1965, s. 59.

22. Kamil Erdeha, Millî Mücadelede Vilâyetler ve Valiler, İstanbul, 1975, s. 338.

23. Hüsamettin Ertürk, İki Devrin Perde Arkası, İstanbul, 1964, s.337-378.
 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -