Ana Sayfa 1998-2012 Asırların kavşağından günümüze akan bir roman: T A T ...

Asırların kavşağından günümüze akan bir roman: T A T A R

Babıali Kültür Yayıncılığı

- Reklam -

Sayfa: 95

Yayın Yılı: 2010

Ebat: 13 X 20 santim.

ISBN: 978-9944-118-98-9

Fiyatı: 6 TL.

- Reklam -

Mimar, Ressam ve Yazar Gürbüz Azak’ın TATAR isimli romanında; bir Tatar’ın hayatından alınan küçük bir bölüm ekseninde ilgi çekici üç hikâye anlatılıyor. Hikâyelerin her birinde, yalnızca model insanlarda değil, herkeste bulunması gereken üstün vasıflar resmediliyor.

Tatar, Osmanlı Devleti’nde, uzak bölgelere at sırtında ferman götüren, cevaplarını alıp saraya ulaştıran görevliye verilen isimdir.

Komşu ilişkilerinde paylaşım, rekabette mertlik, hizmette dürüstlük, vazife aşkı, dosta sadakât, Yaradan’a îman… romanda ustaca işlenen temalardan bâzıları.

Tatar, insana ve insanlığa mesajlar veren bir roman. O mesajları bilmeye, uygulamaya ihtiyacımız var. Kısacık roman bittiğinde; ‘Maksud eserse, mısra-ı berceste kâfidir’ sözünün haklılığı bir defa daha doğrulanıyor.

Tatar; roman değil, âdetâ bir destan. Yiğitliğin, saygı ve sevginin, temizliğin, insanlığın destanı.

- Reklam -

Anadolu dilini, töresini ve geleneklerini iyi bilen yazar, otantik deyişleri sıkça kullanıyor. Sıkıca örülmüş olaylarla, tarihin bir devrini gözler önüne seriyor. Tatar, aynı zamanda bir ders kitabı. Tek bir dersin değil, dil dersinin, insanlık dersinin, edebiyat dersinin kitabı. Yazar bu kitabı, denilebilir ki, ‘Bir roman nasıl yazılmalıdır?’ Sorusuna cevap vermek için yazmıştır. Kitapta ince fakat derin ve engin düşünceler var. Okuyan, irfan heybesine hazineler katıyor.

Tatar; ipliği, kumaşı, mayası bizden bir roman. Gürbüz Azak, milletimizin millî-mânevî değerlerine bağlı bir yazar. O, bu değerleri şiirleştirerek gözler önüne seriyor ve yarınlara ulaştırıyor.

Romanın kısacık oluşu, sayfalar – kitaplar dolusu kelimelerin bir cümleye ustaca yerleştirilmesinden kaynaklanıyor. İşte o cümlelerden birkaçı: ‘Sen seni unuttuğunda, Rabb’im seni unutmaya.’

Bir başka bölümde yağmurun şiddetli yağışı şöyle anlatılıyor: ‘Gök de gökyüzü olmaktan vazgeçip, Karadeniz’i kaldırıp kaldırıp dağların, ormanların ovaların ve yolların üzerine boşaltmaktaydı.’

Tatar, âdetâ bir kültür sözlüğü, deyimler ansiklopedisi gibi. Kelimelerde ve özlü sözlerde, çeyiz sandığından henüz çıkmış el emeği-göz nuru işlemelerin naftalinle karışık lavanta kokusunu hisseder gibi oluyorsunuz. ‘Aklım kekeme oluyor.’, ‘Fikrim topallıyor.’, ‘Ilgarlamak…’, ‘Akılcığı eprimiş’… Deyişleri bunardan birkaçı.

Romanda, gönül tellerimizi titreten konulara da yer veriliyor. Bunlardan bir cümle: ‘Niye bizde büyük adamların hikâyesi, dizisi, romanı yok?’ Ve sonucu: ‘Bu suâli, her gün bin kişi sorup durmadıkça belimiz doğrulmaz, esâmîmiz okunmazlaşır. Maydanoz hizâlarında kalırız.’

Duâlaşmanın vedâlaşmaya öz kardeş verilmesiyle başlayan ayrılıklarda; mutlak ve tek olana kayıtsız-şartsız teslimiyet, ebed-müddet olana sadâkatle hizmet… Unutulan bu hasletlerimizi, Gürbüz Azak, kuştüyü yastıklar misâli kulaklarımızın altına döşüyor.

Tatar, ihâtalı bir roman. Yazar 95 sayfaya neler sığdırmamış ki?… Bunlardan biri de kahve içme âdâbı: Komşusuyla sohbeti sırasında yazar, kahvenin nasıl içilmesi gerektiğini anlattıktan sonra, ‘kahve içme âdâbını bilenler azaldı.’ Diyerek şikâyet ediyor. Komşusu; Taksim meydanında; ‘Kahve susuz içilmez!’, ‘Suyun hepsi içilmez!’, ‘Kahveye saygı gerek!’ yazılı pankartlarla gösteri yapmayı bile planlıyorlar. Televizyonlarda açık oturumlar düzenlenip konunun sosyologlarca tartışıldığı hayal ediliyor.

Romanda düşmanlıklar bile asâletle yaşanıyor. Hayatın ne kadar hoş, bir o kadar da boş olduğu, o boşluğun ancak ve ancak sevgiyle, mertlikle, dürüstlükle… doldurulabileceği vurgulanıyor.

‘Tesâdüf diye bir hesapsızlık şu kâinatta yok. Her azap, her sevinç ve her karşılaşma ölçülü-biçili çıkagelir. Kader, mükemmel bir hendesedir. Tıpkı insanoğlunun kendisi gibi.’

Gürbüz Azak, Tatar’ı, elinde ölçü ve tartı âletleri ile yazmış olmalı. Kelimeler öylesine yerli yerinde kullanılıyor ki, ölçmeden- tartmadan bu kadar isâbetle bir araya getirmek mümkün olamaz.

Roman, sürprizlerle sona eriyor. Duygularını frenleyemeyenler, ellerinde mendil bulundurmalı.

 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -