Ana Sayfa 1998-2012 “Altın Hızma Mülâyim...”

“Altın Hızma Mülâyim…”

Mesut Barzânî, “Kerkük, tarihî bir Kürt şehridir.” herzesini buyurmuş (!) Başta hâriciye teşkilâtımız olmak üzere, resmî makamlarımızca “Kuzey Irak” denilen, ama, epeyi zamandır “Kürdistan” lâfzı ile andırılmaya uğraşılan topraklarda, ne başkanıysa, “başkan” yaftasını alnına yapıştıran bir peşmerge elebaşısı, Kerkük’le ilgili bu, cür’etin ötesine geçen küstahlığı nasıl yapabiliyor, bu hususdaki cesâreti nereden alıyor?

- Reklam -

Elbette, ABD – İngiltere – İsrâil, falan, filânın desteği, tahrîki ile diyeceksiniz Evet, ama, bir o kadar desteği de bizim gaflet ve hamâkatimizden almıyor mu?

Şimdi, bu Barzânî denen adam, “Kerkük, târihî bir Kürt şehridir” diyecek, bu sözler Türkiye’de yayın yapan bütün TV kanallarında yayınlanacak, gazetelere haber olarak girecek ve Türkiye Cumhuriyeti bunu, kenarda oturup seyredecek…. Böyle bir şey olabil r mi? Oluyor işte!

Kerkük’e Kürt kartviziti takılırken, T.C. Başbakanı Rusya’dan Moğolistan’a geçiyor, Orhun Âbideleri’ne ulaşacak yolun yapımını ihale ediyor, tam da böyle bir atmosferde, beklenenin aksine, Barzânî’ye cevap teşkîl edecek en ufak bir “tık” yok. Cumhurbaşkanı’mızdan, Kürt herzevekilini “veto” edecek bir çıkış gelir mi diye bekledik, o dağa da kar yağmış. Genel Kurmay cenâhından, bir hizâya getirme adımı atılır mı? Bekliyoruz…

On birinci asrın başlarında, Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun kurulmaya çalışıldığı yıllarda, Kınık Boyu’nun Gazneli Mahmud’la yaptığı mücâdele sırasında, Kınık liderlerinden Arslan Yabgu, hile ile yakalanır ve Hindistanda Kalincar Kalesi’ne hapsedilir. 1025 yılında meydana gelen bu talihsiz hâdiseden yedi sene sonra, Arslan Yabgu, rutûbetten vücûdu çürümek sûretiyle hayatını kaybeder.

Arslan Yabgu, Malazgird Zaferi’nden sonra Anadolu’da kurulacak Selçuklu Sultanlığı’nın kurucusu Kutalmışoğlu Süleymanşâh’ın dedesidir. Dolayısıyla, bugün Anadolu coğrafyasına “Türk Yurdu”, “Türk Vatanı” diyorsak, bunu Süleymanşâh’a, babası Kutalmış’a ve dedesi Arslan Yabgu’ya borçluyuz.

Fakat Anadolu’nun Türk yurdu oluşunun tarihî başlangıcı kabûl edilen 1071’den 46 yıl önce, yani 1025’de, Kerkük’ün de içinde bulunduğu Kuzey Irak toprakları, Türk vatanı olmaya başlamıştır. Arslan Yabgu’nun hile ile esir alınması üzerine, onunla birlikte hareket eden Kızılboğa, Göktaş, Yağmur gibi mühim şahsiyetlerin idaresinde, çok kalabalık bir Türk nüfusu, çadır ve hayvanlarıyla birlikte, bin bir meşakkatler çekerek, bilek ve pazu gücüyle fethettikleri Kerkük ve çevresine yerleştiler.

- Reklam -

Sonraki yıllarda gelişen hâdiseler, bu topraklarda Irak Selçuklu Devleti’ni ortaya çıkaracaktır. Ama, “KERKÜK’ÜN TARİHÎ BİR TÜRK ŞEHRİ” oluşunun hikâyesi, tarihteki bütün “Selçuklu” adını taşıyan devletlerin tarihinden önce başlamaktadır. Buna, Anadolu da dâhildir.

Üstüne basarak, altını çizerek şunu demek istiyorum: Orta Asya dışında, Batı istikâmetinde gelişen Türk Tarihi’nin Ortadoğu, Anadolu, Balkanlar ve Kuzey Afrika coğrafyalarında vatanlaştırdığı ilk şehirlerden birisi KERKÜK’tür.

Bu Barzânî maşası kalksa; Konya, Sivas, Aydın, İzmir, Muğla, Denizli, Afyon birer tarihî Kürt şehridir dese, alacağı cevap “hadi ordan!” olmaz mı? Peki, Kerkük’ün suçu, kabahati, bu saydığımız şehirlerden önce Türk şehri olması mıdır?

İçimizi burkan meşhur Kerkük türküsünü söyleyip Hakk’a yönelmekten başka, şimdilik bir şey yapamıyoruz:

“Altın hızma mülâyim…

- Reklam -

Seni Hakk’dan dileyim…”

 

Orkun'dan Seçmeler

Satıyoruuuz!..

Suçlu Kimdir? (I)

- Reklam -