Ana Sayfa 1998-2012 57.Piyade Alayı Vatan Toprağında Şehit Olan Kerküklüler

57.Piyade Alayı Vatan Toprağında Şehit Olan Kerküklüler

Hep düşünmüşüm, kendi kendimi sorgulamışım, Millî Mücadeleye Kerkük’ten, Osmanlı ordusunda olanların, İstiklâl madalyası alanların dışında katılım olmuş mudur? Olmuş olsaydı bir Sivas, bir Gaziantep veya Şanlıurfa gibi Kerkük de millî sınırlarımız içerisinde kalır mıydı?

- Reklam -

Yaptığımız araştırmalarla, isimlerini tespit ettiğimiz 21 kişinin gönüllü olarak İstiklâl Harbine katılmak için yola çıkanlardan, Salih Medenî, Kaymakam Rauf Bey, Muallim Ali Mehmet Efendi, Tevfik Hürmüzlü, Sami Neftçi gibi merhumların isimlerini tespit etmiştik. Bunlardan Bektaş ve Şemseddin Efendiler İstiklâl Harbine katıldıktan sonra Adana’da, Rauf Kölemen harpten sonra Ankara’da zamanın muhasebe müdürlüğünde çalışmıştır ve Atatürk’e maaşını götürenlerdendir. Rauf Demirci Samsun’da, İzzet Avcı ve İstiklâl madalyası alan Ali Rıza Arsalan İstanbul’da emekli subay olarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

Çanakkale şehitliğini gezenler 20-25 yaşlarında birçok Kerküklünün vatan toprakları içinde bir Erzurumlu, bir İstanbullu, bir Şanlıurfalı, bir Gaziantepli ile yan yana yattığını görürler.

57. Piyade alayında vatanı için canınını vermekte Anadolu evlâdından geri kalmayan Kerküklüler, doğdukları toprakların çilesini, yabana gittiğini, dağıtıldığını, perişanlığını kalkıp görmüş olsalar, oraların öz be öz Türk’ün olan bu toprakları vatan topraklarına katmak için ellerine silâhlarını alıp Alla Allah deyip, 57. Piyade alayına ve Mustafa Kemal’in emirlerine uyarlar mıydı? Eminim uyarlardı ve biz o toprakların evlâtlarına haklı olarak sitem ederlerdi, hesap sorarlardı. Zira Mustafa Kemal Atatürk Kerkük’ü, Musul’u ilelebet yad elinde kalsın diye bırakmadı, ahval ve şartlar uygun olduğu zamana bıraktı, bu şartlar birkaç defa “müsait” oldu ama yerine getirilmedi.

Şehitler toprağı Çanakkale’de sen ey Nurioğlu Veli ve sen Mustafaoğlu Hasan rahat uyuyun. Atatürk’ün dediği gibi bu vatan birdir, bir bütündür ve “halas günü yakındır”.

Gerçek şu ki Türkmen toprakları olan Kerkük’ten Millî Mücadeleye katılmak için belki heyetler gitmemiş, gidememiş, vatanı dün olduğu gibi bugün de bir parça kabul eden Kerküklüler tespit ettiğimiz gibi Millî Mücadeleye katılmışlar, katılmak için yollara düşmüşler, varanlar varmış, şehit olanlar Kerkük’ün Türk olan ve kaderin kötü oyunu sonucu yad elinde kalan kokusunu VATAN topraklarında kurtuluşa kadar koklamaya devam ederek nur içinde yatmaktadırlar.

Heyet neden davet edilmedi veya onlar neden katılmadı, bunun cevabını vermek, bulmak daha geniş araştırmayı gerektirir ama, şu da gerçek, bölgenin tamamı İngilizler tarafından işgal edilmişti. Yollar tutulmuş, Kerkük şehri sıkı kontrol altına alınmış, kısa süre sonra da katliamlar başlamıştı. Geniş çapta katılım onun için olmadı. Benim, benim gibilerin içinde yine keşke katılabilselerdi, direnselerdi, Erzurum ve Sivas Kongrelerine katılma şansları olsaydı inanılmaz bir kor hâlinde bu soruların cevabını ve isteklerimin yakın bir günde gerçekleşmesini beklerim.

- Reklam -

Şu da bir başka gerçek şans onlara gülmedi; petrol, Türk’ün oradaki topraklarında bulunacağına, Allah’ım petrolü bize bu topraklarda verseydi, kısmet etseydi bugün ne Kerkük oralarda olurdu ne de anavatanım AB ve IMF kapısında yolunun Diyarbakır’dan geçer sözünü edenlerin karşısında susar boynunu bükerdi.

Bir gerçek de, Osmanlı, o büyükler büyüğü şanlı Osmanlı Türk’ten gayrı insanlara daha yakın olmuş, daha çok hizmet götürmüş, Askerî Rüşdiye Okulu’nu Süleymaniye’de açmış, orduya Türk olmayan birçok insanların katılımı sağlanmış, ihanetler, arkadan vurmalar çoğu zaman kendi içimizde olan bu gibi insanlardan gelmiş. 400 yılı aşkın Arapların namusunu, Anadolu’dan giden erzakla beslediğimiz, imaret, su kanalları, mukaddes yerleri Mehmetlerin kanı ve ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde koruduğumuz yörenin insanları, aldıkları altınlar ve ihanetin bedelini Osmanlı’dan sonra ödemektedirler. Kerkük’te yapılan soykırımın bedelini bir zalimin yüzünden yüzlerce, hattâ binlerce masum çocuk hergün ölerek ödemektedir.

Tarih boyunca hiç ayrım görmemiş ama bitmez tükenmez baş kaldırmaları, Millî Mücadelede Araplar gibi altınları görünce isyana kalkışmışlar ve vatan toprağı için canını dişine takan evlâtlarımızı arkadan vurmuşlar. Eminim ve inanmaktayım ki, Çanakkale’de yan yana kucak kucağa yatan bu şehitler dün olduğu gibi bir Kerküklü, bir Rizeli, bir Adanalı gibi bugün de MUKADDES TOPRAKLARIMIZ, TOPRAKLARI için şahadet şerbetini içmeye hazırdırlar ve 40 binin üstünde evlâtlarımızı şehit edenleri af etmeyeceklerdir. Birlik, dirlik, bütünlük uğruna yüce atalarının şanlı orduları içinde Allah Allah diyerek bu topraklara yan bakanlara gövdelerini siper edeceklerdir. Çünkü bilmektedirler ki, ancak ve ancak Türk milleti ile yaşamalarına imkân vardır. Var olan anadilde ifade ve konuşma başka, adı Türk olan cumhuriyetimizin resmî TVlerinde yayın ve ANADİLDE EĞİTİM, şanlı bayrağımızın ilelebet payidar kılınması için canlarını verenleri yattıkları mukaddes topraklarda rahatsız eder, çünkü bu tutum vatanın bölünmesine götürür, Irak’taki Kürt hareketinin tarihî seyrini bilenler, bu alanda siyaset yapanların, çalışanların maksatlarını da iyi bilmektedirler, bilmeleri de gerekir. Burası Türk toprağıdır, Türkiye’dir, Irak veya başka ülke değil. Tavsiyem hiçbir Türk’ün bunu unutmamasıdır. Ordumun gözü nefesi her an Çanakkale’de yatan, kanlarını bu topraklar için döken şehitlerimizin mübarek ruhları ile birleşir, dün İngiliz altınları, bugün Avrupa’nın emel ve oyunları ile kutsal vatanı parçalamaya kalkanlara hiçbir kuvvetin yıkamayacağı KALKAN olur.
 

Orkun'dan Seçmeler

- Reklam -